Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/24134 E. 2014/20252 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24134
KARAR NO : 2014/20252
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

Mahkemesi : Burdur 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 27.09.2013
No : 2012/28-2013/592

Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı S.. S.. Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
506 ve 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı üzerinden 2829 sayılı Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle ve 506 sayılı Kanunun geçici 81/B maddesi gereğince 01.01.2010 tarihi itibarıyla kendisine yaşlılık aylığı bağlanan davacının davalı işverene ait 1006238 sicil numaralı işyerinden 07.09.2006 – 30.08.2007 dönemindeki bildirimlerinin, 2012 yılının Ocak ayında davalı Kurumca yapılan denetim ve araştırma sonrasında fiili çalışmaya dayanmayıp gerçeğe aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmakta olup istem, anılan bildirimlerin geçersizliği yönündeki Kurum işleminin iptaline ilişkindir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 4. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler “işveren”, 5. maddesinde, anılan sigortalıların işlerini yaptıkları yerler “işyeri” olarak tanımlanmıştır. Zorunlu sigortalılık niteliği, işveren ile çalışan arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak kararlaştırılan akitle birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığı da gerekmektedir.
Diğer taraftan davanın diğer yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin
saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı olup sigortalılıkları Kurumca geçersiz sayılmayan kişiler ile Kurum tarafından yapılan denetimde ifadeleri alınanların bilgi ve görgülerine başvurulmalı, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince belirlenerek dinlenilmeli, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, işyerinin kapasitesi ve faaliyeti, çalışma şekli ve düzeni, davacının yaptığı işin ne olduğu, nasıl yerine getirildiği, günlük/haftalık çalışma saatleri saptanmalı, varsa benzer konumda olup haklarında iptal işlemi tesis edilen diğer sigortalıların açtıkları davalardan delil olarak yararlanılmalı, toplanan tüm kanıtlar irdelenip fiili çalışmanın var olup olmadığı açıklıkla ortaya konulduktan sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz tanık anlatımlarına dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.