YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/240
KARAR NO : 2014/2511
KARAR TARİHİ : 12.02.2014
Mahkemesi : Antalya 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 12.11.2012
No : 2012/156-2012/669
Dava, iptal edilen sigortalılıklardan dolayı yersiz olduğu iddiasıyla sigortalılar ve haksahiplerine yapılan sağlık giderleri nedeniyle oluşan Kurum zararının tahsili için yürütülen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı SGK Başkanlığı vekili ve davalı H.. Ç.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda mahkemece; “davalının süresinde cevap dilekçesi sunmaması ve davalıya delillerini bildirmek üzere tensip kararı ile kesin süre verilmesi nedeniyle, delil ve tanık bildirme isteğinin reddine karar verildiğini, böylece ispat külfeti altındaki davalının, kurum kontrol memurlarının tespit ve değerlendirmelerinin aksini ispat edemediği” gerekçesi ile davalı tarafın delilleri toplanmadan davacı delilleri ile sonuca gidilmiştir.
Davalının davaya süresinde cevap vermemiş olması, delil bildirme ve savunmasını ispat etme hakkını ortadan kaldırmaz. Davaya süresinde cevap verilmemesinin sonucu, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamının inkar edilmiş olmasıdır (HMK. md. 128). Bu böyle olmakla birlikte süresinde davaya cevap vermeyen davalı, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 145/1. maddesindeki hal dışında, davacıya kusur isnat edemez ise de, davacının iddiasını dayandırdığı vakıaların gerçekte vukuu bulmadığına yönelik olarak kanunda belirtilen süre içinde olmak koşuluyla delil bildirebilir. Aksinin kabulü, bir kez cevap süresini kaçırmış veya davaya cevap vermemiş olan davalının bundan sonra delil bildirememesi sonucunu doğurur. Bu ise Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27’nci maddesinde yer alan hukuki dinlenilme hakkını zedeler.
Tarafların, dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları “belge” niteliğindeki delillerini sunmaları için ön inceleme duruşmasında iki haftalık kesin süre verilmesi yasal olarak mümkün (HMK. md. 140/5) iken, uyuştukları ve ayrıştıkları hususlar henüz belirlenmeden tarafların, ön inceleme duruşmasından önce davanın daha başında (tensiple) ” tanık bildirmelerini” beklemek doğru olmadığı gibi, bu yönde tensiple kesin mehil verilse bile, bu hukuki sonuç doğurmaz. Çünkü delil çekişmeli vakıalar için gösterilir (HMK. md. 187/1).Taraflar arasındaki çelişmeli hususlar ise ön inceleme duruşmasında belirlenir (HMK. md. 140/1, 320/2). Tahkikat tespit edilen çekişmeli hususların çözümü için yürütülür. O halde davalıya delilleri ve tanıklarını göstermesi için süre verilmeli, gösterdiği takdirde, tanıkları savunması çerçevesinde dinlenmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmelidir. Bu yapılmadan eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.