Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/23918 E. 2014/25532 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/23918
KARAR NO : 2014/25532
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Mahkemesi : Kocaeli 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 22.10.2013
No : 2012/7-2013/343

Dava, yersiz aylıkların tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin tüm, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı nezdinde hizmet akdine dayalı olarak 506 sayılı Kanun kapsamında çalışmakta olan davalının; 60 yaş ve 30 yıl sigortalılık şartını yerine getirdiği gerekçesiyle 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca re’sen hizmet sözleşmesinin feshedildiği, 23.07.2002 işten ayrılış tarihi ve 31.07.2002 tarihinde davacı Kurum kayıtlarına intikal eden tahsis talebine istinaden 01.08.2002 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, 20.09.2002 tarihinde hizmet sözleşmesinin feshine ilişkin işlemin iptali amacıyla açtığı davada yapılan yargılama sonucunda Ankara 1. İdare Mahkemesi’nin 08.04.2010 gün 254 / 485 sayılı ilamı ile işlemin iptaline ve sigortalının uğradığı parasal kayıpların 20.09.2002 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilerek kesinleştiği, davalının 65 yaşını ikmal tarihi olan 21.05.2007 tarihine kadar ki tüm ücret ve diğer alacaklarını işverenden tahsil ettiği, tahsil edilen bu ücret ve alacaklardan tüm sigorta kollarından prim kesintisi yapılarak davacı Kuruma yatırıldığı, bu defa davalının 17.06.2010 tarihinde davacı Kuruma başvurarak yaşlılık aylığının prim kesintisi yapılan ücret ve eklerine göre intibakını istediği, davacı Kurumun da 21.05.2007 de işten ayrıldığını kabul ederek 17.06.2010 tarihli tahsis talebine istinaden 01.07.2010 tarihinden itibaren 19.07.2002–21.05.2007 tarihleri arasındaki süreyi ve bu süreye ilişkin olarak yatırılan primleri de nazara alarak yaşlılık aylığı bağladığı anlaşılmaktadır. Davacı Kurum, davalının işten ayrılma koşulunu yerine getirmediği ve bu nedenle 01.07.2010 tarihine kadar tahsil ettiği tüm
yaşlılık aylıklarının yersiz olduğu gerekçesiyle söz konusu aylıkların tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiş; Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun yaşlılık aylığından yararlanma şartlarını düzenleyen 60’ıncı maddesinin (H) bendi hükmüne göre, “Bu maddede belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, sigortalının çalıştığı işten ayrılması ve yazılı istekte bulunması şarttır.” Öte yandan; 506 sayılı Kanunun 63/A bendi hükmüne göre yaşlılık aylığı almakta iken çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları bu çalışma olgusuna dayalı ve onunla sınırlı olarak kesilmektedir. Ancak aynı Kanunun 63/B bendi kapsamında sigortalının istemi bulunması halinde sigortalı adına sosyal güvenlik destek primi ödenerek yaşlılık aylığı kesilmeden çalışmaya devam edilmesi mümkündür. Bir başka deyişle; yaşlılık aylığı almakta olan bir sigortalının tahsis tarihinden sonraki çalışmalarının yaşlılık aylığı miktarında nazara alınması için aylığın kesilmesi şartı getirilmiş, aylık kesilmeden çalışılması durumunda ise hem sosyal güvenlik destek primi ödenmesi öngörülmüş hem de tahsis sonrası çalışılan sürenin aylık miktarında nazara alınamayacağı hükme bağlanmıştır. Burada sigortalılara 506 sayılı Kanunun 63’üncü maddesinin A ya da B bendinden yararlanmak için bir tercih hakkı tanınmıştır.
Somut olayda; davalı açısından işten ayrılma koşulu 23.07.2002 tarihi itibariyle gerçekleşmiştir. Ancak idare mahkemesi kararı ile hizmet akdinin feshine ilişkin işlemin iptali nedeniyle fiilen çalışılmayan döneme ait ücret ve sair alacaklar davalıya ödenmiş; tüm sigorta kollarından prim kesintisi yapılarak davacı Kuruma yatırılmıştır. Davalının talebi üzerine anılan primler nazara alınarak davalının yaşlılık aylığı tutarı yeniden belirlenmiştir. İdari yargı tarafından verilen iptal kararlarının “olumsuz kurucu” niteliği gereği idarenin işlemi geri almasıyla ortak nitelikler taşıması ve işlemi geriye yönelik olarak ortadan kaldırarak yeni bir durum kurması nedeniyle aylık tutarının davalının talebine istinaden yeniden belirlenmesine ilişkin Kurum işlemi yerindedir. Ancak davalı 19.07.2002–21.05.2007 tarihleri arasında hem yaşlılık aylığı almış, hem anılan dönemin ücret ve sair alacaklarını tahsil etmiş, hem de bu süre yaşlılık aylığı hesabında nazara alınmıştır. Bu durumda artık davalının anılan dönemde sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışmak istemediğinin ve bu nedenle yaşlılık aylığı hesabında değerlendirilen 19.07.2002–21.05.2007 tarihleri arasındaki yaşlılık aylıkları nedeniyle sebepsiz olarak zenginleştiğinin ve bu süredeki yaşlılık aylıklarının yersiz olduğunun kabulü gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.