YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/23760
KARAR NO : 2014/129
KARAR TARİHİ : 13.01.2014
Mahkemesi : Ankara 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 16.07.2013
No : 2012/603-2013/932
Dava, davalı vakıfça emekli edilip yaşlılık aylığı alması gerektiğinin tespiti ile tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren SGK destek primi kesilerek bakiye yaşlılık aylığının yasal faizi ile birlikte davalı vakıftan alınması istemine ilişkindir.
Mahkemece, idari yargı mercilerinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Uyuşmazlıkların çözüm yeri” başlığını taşıyan 134. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıkların, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği belirtilmiş, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun aynı başlıklı 101. maddessinde de, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği açıklanmıştır.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulan istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Kanun’un geçici 4’üncü maddesinde; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08.02.2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir… Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.” hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda davacı,15.01.2003 tarihine kadar çalıştığı davalı vakıftan yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğini talep etmekte olup,5434 sayılı Yasa gereğinca Emekli Sandığı’dan yaşlılık aylığı bağlanmasına yönelik bir talebi bulunmamaktadır.
2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Bağlı Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanun’un “Aylığı bağlayacak kurum” başlığını taşıyan 8. maddesinde “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.Ancak, malullük, ölüm, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa göre yaş haddinden re’sen emekli olma, süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı oldukları kurumun kanunla değiştirilmesi hallerinde ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır.” düzenlemesine yer verilmiş olup,uyuşmazlık bu maddenin hangi fıkrasının davacıya uygulanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmeye göre; uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemesinin görevli olduğu belirgin olmasına göre, mahkemece, davanın esasına girilerek, karar verilmesi gerekirken,yanılgılı değerlendirme sonucu idari yargı mercilerinin görevli olduğundan bahisle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.