Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/23742 E. 2014/507 K. 17.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/23742
KARAR NO : 2014/507
KARAR TARİHİ : 17.01.2014

Mahkemesi :Bakırköy 3. İş Mahkemesi
Tarihi :03.10.2013
No :2013/386-2013/569

Dava, işyeri tescili yönündeki SGK Başkanlığı işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, karar düzenlenmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulmuştur.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı Kurum tarafından adına resen işyeri tescil edilen davacının, anılan işlemin iptali için İstanbul 19. İş Mahkemesi’ne açtığı davada mahkemece yapılan yargılamada yasal süresinde yetki ilk itirazının ileri sürülmesine dayanılarak, işlemin yapıldığı şube niteliğindeki Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezi, Bakırköy adli yargı çevresinde yer aldığından yetkili ve görevli mahkemenin Bakırköy iş mahkemeleri olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verildikten sonra hüküm fıkrasına “davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine” ibarelerinin yazıldığı, temyiz edilmeksizin kesinleşen anılan karar sonrasında yasal süresinde davacı vekilince gönderme başvurusunda bulunulması üzerine dosyanın Bakırköy 3. İş Mahkemesi esasına kaydedildiği, bu kez söz konusu mahkemece, usulden reddedilen davada yargılama yapılamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulduğu belirgindir.
6100 sayılı Kanunun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu açıklandıktan sonra 14. maddesinde, bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilerek şubelerle ilgili davalarda seçimlik yetkiye yer verilmiştir. Kanunun 19. maddesinde, yetkinin kesin olduğu davalarda yetkili olup olmadığını mahkemenin, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorunda olduğu, yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, mahkemece, yetkisizlik
kararında yetkili mahkemenin gösterileceği bildirilmiş, 20. maddesinde, yetkisizlik kararı verilmesi durumunda, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini istemesi gerektiği, aksi takdirde bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği, dosya kendisine gönderilen mahkemenin, kendiliğinden taraflara davetiye göndereceği hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan anılan Kanunun 114. maddesinde, yetkinin kesin olduğu durumlarda mahkemenin yetkili bulunması, dava koşulu olarak sayılmış, 115. maddesinde, mahkemece dava koşullarının var olup olmadığının davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı, dava koşulu eksikliğini belirleyen mahkemece davanın usulden reddine karar verileceği belirtilmiş, 116. maddesinde ise kesin yetki kuralının bulunmadığı durumlarda yetki itirazının ilk itiraz olduğu, 117. maddesinde de, cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen ilk itirazların dinlenmeyeceği bildirilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında yapılan değerlendirmede, 6100 sayılı Kanunun 14. maddesi kapsamında şube niteliğindeki Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezi’nin işleminden kaynaklanan davada Bakırköy iş mahkemelerinin yetkili olduğu belirgin bulunmakla, kesin yetki kuralının söz konusu olmadığı davada Kurum vekilince yasal süresinde yetki itirazının ileri sürülmesi üzerine İstanbul 19. İş Mahkemesi tarafından yetkili mahkeme de belirtilerek yetkisizlik kararı verilmesi yerindedir. Şu durumda, anılan kararın hemen ardından “davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine” ibarelerinin hüküm fıkrasına yazılmasının maddi hataya dayalı olduğu anlaşıldığından taraflara davetiye gönderilerek yargılamaya devam edilmeli, işin esasına girilip tüm kanıtlar toplandıktan sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 17.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.