YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/23688
KARAR NO : 2014/20251
KARAR TARİHİ : 23.10.2014
Mahkemesi : Kütahya İş Mahkemesi
Tarihi : 26.09.2013
No : 2011/166-2013/371
Dava, Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
28.02.1982 – 20.04.1982, 01.10.2000 – 05.12.2006 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanuna, 01.05.1988 – 29.06.2010 döneminde 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı bulunan davacıya, 2829 sayılı Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle ve 506 sayılı Kanunun geçici 81/B maddesi gereğince 01.07.2010 günü itibarıyla yaşlılık aylığı bağlandığı, 04.03.2008 – 30.04.2010 tarihleri arasında sigortalılık bildirimlerinin gerçekleştirildiği dava dışı işveren G…Tekstil Nakl. Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne ait 1034551 sicil numaralı işyeri hakkında davalı Kurumca 2009 yılının Kasım ayında yapılan denetim ve araştırma sonrasında davacının söz konusu sigortalılığının fiili çalışmaya dayanmayıp gerçeğe aykırı olduğu saptanarak anılan bildirimlerinin ve tahsis koşullarını yitirmesi nedeniyle de aylığının iptal edildiği anlaşılmakta olup istem, söz konusu Kurum işlemlerinin iptali ile yaşlılık aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine ilişkindir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 4. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler “işveren”, 5. maddesinde, anılan sigortalıların işlerini yaptıkları yerler “işyeri” olarak tanımlanmış, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 4/1(a), 11., 12. maddelerinde de benzer düzenlemeler yapılmıştır. Zorunlu sigortalılık niteliği, işveren ile çalışan arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak kararlaştırılan akitle birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığı da gerekmektedir.
Diğer taraftan davanın diğer yasal dayanakları, 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
İnceleme konusu davada mahkemece anlatımlarına dayanılan 3 tanığın da bildirimlerinin iptal edilmiş olması karşısında bunların beyanlarına dayanılamayacağı belirgindir. Bu bakımdan; aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı olup sigortalılıkları Kurumca geçersiz sayılmayan kişiler ile Kurum tarafından yapılan denetimde ifadeleri alınanların bilgi ve görgülerine başvurulmalı, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince belirlenerek dinlenilmeli, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, işyerinin faaliyeti ve kapasitesi, çalışma şekli ve düzeni, davacının yaptığı işin ne olduğu, nasıl yerine getirildiği, günlük/haftalık çalışma saatleri saptanmalı, benzer konumda olup haklarında iptal işlemi tesis edilen sigortalıların aynı mahkemede görülen 2011/168 Esas – 2012/681 Karar, 2012/131 Esas – 2013/187 Karar, 2012/133 Esas – 2013/407 Karar sayılı davaları ile varsa diğer sigortalıların açtıkları araştırılarak eldeki davada bunlardan delil olarak yararlanılmalı, toplanan tüm kanıtlar değerlendirilip fiili çalışmanın var olup olmadığı açıklıkla ortaya konulduktan sonra tahsis koşulları da irdelenerek elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.