Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/23321 E. 2014/10463 K. 12.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/23321
KARAR NO : 2014/10463
KARAR TARİHİ : 12.05.2014

Mahkemesi : Konya 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 10.10.2013
No : 2013/282-2013/323

2004 yılında vefat eden eşi üzerinden 1479 sayılı Kanun hükümleri gereğince kendisine ölüm aylığı bağlanan davacı, 1995 yılında vefat eden babası üzerinden 1479 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığı bağlanmasını istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 2. fıkrasında, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malûl bulunan çocukları ile geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiş olup anılan fıkra, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 23. maddesiyle yeniden düzenlenerek, evli olmayan/boşanan/dul kalan kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmama” şartı, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilmiştir.
Diğer taraftan Kanunun “Ölüm aylığının kesilmesi” başlıklı 46. maddesinin 2. fıkrasında ise, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan sigortalının kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanının ödeneceği açıklanmıştır.
Anılan yasal düzenlemeler kapsamında beliren maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, davada uygulanması mümkün olmayan 506 sayılı Kanun hükümleri ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli 21/223 Esas, Karar sayılı kararı dayanak alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.