YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/23048
KARAR NO : 2014/192
KARAR TARİHİ : 14.01.2014
Mahkemesi : İstanbul 8. İş Mahkemesi
Tarihi : 12.04.2012
No : 2000/1181-2012/252
Dava, davalı işveren nezdinde 01.02.1996 tarihinden 2000 yılı eylül ayına kadar çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davacının 01.01.1997 – 20.03.2000 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde hizmet akdi ile çalıştığının tespitine yönelik davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan SGK. Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şekildir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50’inci ve devamı maddelerinde, davaya ehliyet medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir denmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 48’inci maddesi hükmüne göre tüzel kişiler hak ehliyetine sahiptirler ve dolayısıyla davada taraf olabilme ehliyeti de ancak tüzel kişiliği bulunan yapılanmalar için geçerlidir. Taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olduğundan hâkimin bu hususu re’sen göz önünde bulundurması zorunludur.
Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren geçici 7’nci maddesinde; bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Kanunun geçici 20’nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık sürelerinin tabi olduğu kanun hükümlerine göre değerlendirileceği yönündeki hükmün öngörülmüş olması ve genel olarak kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu belirgindir.
506 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesi ile “işveren; …sigortalıları çalıştıran… kişiler…” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmasında, bir başka deyişle, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, işverene husumet yöneltilmesi gereklidir. Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124. maddesinde, bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile olanaklı olduğu açıklandıktan sonra, ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği istemini kabul edebileceği, bu durumda hakimin, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi yararına yargılama giderlerine hükmedeceği öngörülmüştür.
Bu yasal çerçevede davaya konu somut olayda; davalı G.. Pres Oto Parça San. Ltd. Şti. hakkında İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu’nun 19.10.2004 tarihli yazısında, G..Pres Oto Parça San. Ltd. Şti.’nin kaydının bulunmadığı, bu unvana yakın G.. Pres Makine Yedek Parça San. ve Tic. Ltd. Şti ve G.. Pres Oto Parça Sanayi Koll. Şti. Muhammet Hoşgönül ve Ort. unvanlı firmalar olduğu bildirildiği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişinin 27.03.2000 günlü raporunda; işyerinin unvanı olarak G.. Pres Oto Parça San. Ltd. Şti. belirtildiği ancak raporun ekinde bulunan 2000/1 dönemine ait dört aylık sigorta primleri bordrosunda işveren unvanı olarak G.. Pres Mak. Yed. Par. San. ve Tic. Ltd.Şti belirtildiği, davacının Hizmet Cetvelinde 20.03.2000 – 30.08.2000 tarihleri arasındaki çalışmalarının olduğu işyerinin G..Pres Mak. Yedek Parça San. Ltd. Şti. olup anılan işyerinin 01.03.2000 tarihinde kanun kapsamına alındığı, dosya kapsamından davacının çalışmalarının geçtiği işyerinin unvanı kesin olarak tespit edilmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, yapılacak iş; işveren yöntemince tespit edilerek HMK’nun 124. maddesi uyarınca husumet yöneltilmesi sağlanmalı, işverene dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilip işverenin cevaplarının alınmalı, göstereceği delillerinin toplanmalı ve davacı tarafından hükmün temyiz edilmemiş olması da nazara alınarak davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gereklidir.
Bu nedenle, usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan, yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan SGK Başkanlığı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.01.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.