YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22734
KARAR NO : 2014/797
KARAR TARİHİ : 20.01.2014
Mahkemesi :Aydın 1. İş Mahkemesi
Tarihi :01.10.2013
No :2011/156-013/292
Dava; sigorta başlangıç tarihinin 01.04.1986 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
10.03.1969 doğumlu olan davacının, sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 10.03.1987 tarihi olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, mahkeme kararı eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanun’un 79’uncu maddesi olup, tespiti istenen dönemde 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu yürürlükte olduğundan uyuşmazlığın bu Kanun hükümleri ile 506 sayılı Kanun’un 2 ve 3’üncü maddelerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları…” uygulanmamaktadır. Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve 05.07.1977 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Yasasının 4.maddesinde,bu kanuna tabı bir sanatı o sanat için düzenlenen tarih ve pratik öğrenim programına göre o işyerinde öğrenmek amacıyla bir çıraklık sözleşmesi ile bir işyeri sahibinin hizmetine giren kimseye çırak deneceği; 16.maddesinde ise, işyeri sahibi veya temsilcisinin çırak adayını çalıştırmaya başlamadan önce velisi veya kanuni mümessili ile üç örnek yazılı bir çıraklık sözleşmesi yapmağa mecbur olduğu; 20 maddesinde, sözleşmenin bir örneğinin Mahalli Çıraklık Eğitim Komitesine, derneğe kayıtlı ise ilgili derneğe veya odaya vermek ve sicil numarasını alarak sözleşmeye yazmak zorunda olduğu bildirilmiştir. Diğer taraftan bir kişiye çırak denilebilmesi için, o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir.Yani, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen tarihte çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Kişi işyerinde üretimle ilgili çalışmalara fiilen katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Somut olayda, 1986/2 dönem bordrosunda davacının 120 gün çalışmasının bulunması karşısında, davalı A.. K.. mirasçılarının beyanları ile yetinilmeksizin, res’en bordro ve komşu işyeri tanıkları yönünden araştırma yapılarak davacının çalışmasının üretime yönelik mi yoksa meslek ve sanat eğitimine yönelik mi olduğu hususu açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de, 506 sayılı Kanunun 60/G maddesinde “bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilir” hükmü öngörülmüştür. Maddedeki “malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanlar” sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tâbi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan davacının, aynı Kanunun geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir. Bu nedenle, 10.03.1969 doğumlu olan davacı yönünden tespite konu 01.04.1986 tarihinin davacının 18 yaşını ikmal ettiği 10.03.1987 tarihinden öncesine ilişkin olduğundan, çalışmalarının sadece prim ödeme gün sayısına dâhil edileceği ve bu kabulün davanın kısmen reddi sonucunu doğurmayacağı hususunun gözetilmemesi bozma nedeni yapılmamıştır.
Mahkemece, yukarıda belirtilen düzenlemeler çerçevesinde, davacının çıraklık durumun usulünce araştırılarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu yönde bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalılardan Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 20.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.