Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/22711 E. 2014/9551 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22711
KARAR NO : 2014/9551
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

Mahkemesi : Malatya 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 26.09.2013
No : 2013/422-2013/35

Davacı, Alman sigortasına tabi çalıştığı 01.06.1984 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere biriken aylıklardan 500,00 TL’sinin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Konuya ilişkin 10.04.1965 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölüme 02.11.1984 tarihinde imzalanıp 05.12.1985 tarihli 3241 sayılı Yasayla onaylanıp yürürlüğe giren Ek Sözleşme ile getirilen sözleşmenin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmüne göre, bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce, bir Alman R. Sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman R. Sigortasına giriş tarihi, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği açıkça ifade edilmiştir.
3201 sayılı Kanununda, borçlanılacak süreler belirtilmiş olup; yukarıda da belirtildiği gibi, sözleşme gereği sigorta başlangıcına esas alınacak çalışmanın R. sigortasına tabi olması gerekir.
Almanya’da ikameti bulunan davacının, dosyadaki TR-4 belgesinde 26.09.1984 – 28.11.1984 ve 25.09.1986 – 24.08.1993 tarihleri arasında Arbeitslosengeld, Arbeitslosenhilfe oder eine vergieichbare Geldleistung eines Sozialleistrungstragers (işsizlik, işsizlik parası veya bir sosyal hizmet biriminden benzeri para edimi süresi) olduğu yazılı olup; Mahkemece anılan çalışmanın R. sigortasına tabi olup-olmadığı araştırılmadan sigorta başlangıcına karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, ayrıca, dosyada tespitine karar verilen 01.06.1984 tarihinde Almanya’da çalışıldığına ilişkin belge de bulunamamıştır. Şüphesiz ki, ev kadınlığında geçen sürenin 3201 sayılı Yasaya göre borçlanılması mümkün ise de, sözleşme hükümleri uygulanarak sigorta başlangıcına esas alınamayacağı gözetilmelidir.
2- Yaşlılık aylığı tahsisi için, bu iradenin belirtildiği yazılı başvuru gerekir. Sigortalıların, aylık bağlanması talebini içermeyip, aylığa hazırlık mahiyetindeki bilgi edinme içerikli dilekçelerinin yaşlılık aylığı tahsis talebi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Mahkemece, davacının 04.01.2008 tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş ise de; bu kabule uygun bir tahsis dilekçesinin varlığı araştırılmadan karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuştur.
3- Dava dilekçesinde faiz de talep edilmiş olup; 506 sayılı Yasanın 116 ve 5510 sayılı Yasanın 42. maddelerine göre, biriken aylıklara faiz başlangıcı olarak, tahsis talebinin, üç aylık sürenin sona ermesinden önce reddedilmesi halinde, Kurumun ret tarihi, üç aylık sürenin geçirilmesinden sonra reddedilmesi halinde ise, üç aylık sürenin sona erdiği gün dikkate alınarak belirlenecek tarih esas alınıp faize hükmedilmesi gerekir. Davacının yaşlılık aylığı tahsis talebini içerdiğinin anlaşılması durumunda önceki dilekçesi ile her halükarda 13.05.2013 tarihli yaşlılık aylığı tahsis dilekçesinin Kurum tarafından reddedildiği gözetildiğinde, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin anlaşılması durumunda, biriken aylıkların yukarıda belirtilen 3 aylık sürede değerlendirilerek yasal faiziyle ödenmesine ilişkin isteğin kabulü gerekir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.