YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22369
KARAR NO : 2014/6868
KARAR TARİHİ : 25.03.2014
Mahkemesi :Ankara 13. İş Mahkemesi
Tarihi :03.10.2013
No :2007/829-2013/603
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalı işverene ait işyerinde, 1999/Nisan – 20 Şubat 2007 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitini istemiş, Mahkemece çalışmaya ilişkin bilgi ve kesin delil olmadığından çalışma ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup, anılan Kanunun 6. maddesinde yer alan, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği yönündeki düzenleme ile anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davaların kamu düzeni ile ilgili olduğu ve özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri gerektiği açıktır. Bu bağlamda, hak kayıpları ile gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi ve temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde mahkemece kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanması gerekmektedir. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında, eldeki dava değerlendirildiğinde; davalı işverenin işyerinden kayıtlara geçmiş sigortalı hizmeti bulunmayan davacının, 05.12.1999-28.12.1999 döneminde dava dışı işyerinden 23 gün hizmetinin bildirildiği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na vermiş olduğu dilekçe ile 1999-2001 ve 2004-2007 tarihleri arasında davalı işveren yanında çalıştığını belirttiği, 28.09.2009 tarihinden itibaren oto lastik tamiri işinden dolayı vergi mükellefiyetinin bulunduğu, davacı tanıklarının çalışmayı doğruladıkları, komşu işyeri ve davalı tanıklarının ise davacının kendi nam ve hesabına çalıştığı şeklinde beyanda bulundukları, davalı adına işyeri kaydı olmamakla birlikte, oto lastik tamiri ve satışı işinden dolayı 17.04.1985 tarihinden itibaren vergi kaydının yer aldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılması gereken iş; davalıya ait işyeri adres/adresleri belirlenmeli, dinlenilen komşu işyeri tanıklarının hangi işyerine komşu oldukları hususu netleştirilmeli, çalışıldığı iddia edilen işyerinin Polatlı Kamyoncular ve Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi sahası içinde bulunduğu belirtildiğinden adı geçen kooperatiften işyerinin kiralanması ve çalışmaya ilişkin hususlar araştırılmalı, kooperatif yetkilileri, çalışanları, üyeleri, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ile bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, sonrasında, işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası getirtilmeli ve işçilik alacakları davasında dinlenen tanık anlatımları ile iş bu davada bilgi ve görgülerine başvurulan tanık beyanları karşılaştırılarak, varsa çelişkiler de giderilmeli, işyerinin özel işyeri olduğu ve hizmet tespiti davasının her türlü delille ispatlanmasının mümkün olduğu gözetildiğinde, davacının davalı yanında çalışması ve kendi adına çalışmasına ilişkin tanık beyanları arasındaki çelişkiler de giderilmeli, bunun dışında kayıtlarda gözükmeyen çalışmaların hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, davacı tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na verilen dilekçede iki dönem halinde çalışıldığı belirtildiğinden, 1999-2001 dönemi çalışmanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiği değerlendirilmeli, 2004-2007 dönemi bakımından davacının fiili çalışmalarının varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri, kesintili mi, sürekli mi olduğu hususu hiçbir kuşku ve duraksamaya meydan vermeyecek biçimde belirlenerek, toplanan ve toplanacak delillerin sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 25.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.