Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/22320 E. 2013/22544 K. 28.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22320
KARAR NO : 2013/22544
KARAR TARİHİ : 28.11.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre; davacı SGK Başkanlığı avukatının tüm, davalı avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davada somutlaşan olayda; davalı şirketin 2002 – 2006 dönemlerinde müstahsilden tahsil ettiği halde 37.562,03 TL tutarındaki prim tevkifatının ödenmediğinden bahisle başlatılan icra takibine vaki itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı, mahkemece bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin itirazında haklı olmadığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlıklı 36’ncı maddesinin birinci fıkrasında; sigortalının, 31’inci maddede belirtilen prim borcunu, ait olduğu yıl içinde Bakanlar Kurulunca belirlenen dönemlerde ödemek zorunda olduğu, Kurumun prim alacaklarının, Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebileceği belirtilmiş, anılan madde, 02.08.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 56’ncı maddesi ile ilga edilmiş olmasına karşın, bu Kanunun 27’nci maddesi ile söz konusu hüküm, 1479 sayılı Kanunun 53’üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle yeniden ve aynı şekilde düzenlenmiştir. Konuya ilişkin olarak 01.04.1994 tarihinde uygulamaya başlanılan 03.04.1993 gün ve 93/4384 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ve eki 13.05.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Anılan Kararname’nin 1’inci maddesi; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler,
vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler ve gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, çiftçilerden satın aldıkları ürün bedellerinden, bunların Bağ – Kur prim borçlarına mahsuben %3 oranında tevkifat yaparak düzenledikleri belgelerde göstermek ve tevkif ettikleri tutarları ertesi ayın 20’nci günü akşamına kadar Bağ – Kur hesaplarına intikal ettirmek zorundadırlar.” hükmünü içermekte olup, 3’üncü maddesinde, Bağ – Kur’un prim alacaklarının ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsili ve yersiz olarak alınan tutarların ilgililere geri verilmesine ilişkin usul ve esasların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca belirleneceği açıklanmıştır. Daha sonra, 28.01.1994 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 08.01.1994 gün ve 94/5173 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile tevkifat oranı %1’e indirilmiştir. Bu Kanun ve Kararnameler kapsamında konuyu değerlendiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu (4) Seri Numaralı Uygulama Tebliği düzenlenerek 26.03.1994 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış ve 01.04.1994 gününden itibaren tarım sigortalılarının ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsili ve yersiz olarak alınan tutarların ilgililere geri verilmesine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Tebliğin (B) bendinde tevkifat yapacak olanlar; (C) bendinde çiftçi primlerinin ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsiline ilişkin usul ve esaslar; (E) bendinde tevkifat tutarlarının Kurum hesaplarına yatırılması ve tevkifat bildirimlerinin verilmesi; (G) bendinde 2926 sayılı Kanun kapsamına girmeyenlerin durumu; (H) bendinde 2926 sayılı Kanun kapsamına giren ve prim borcu bulunmayan veya prim borçları taksitlendirilen çiftçilerin durumu açıklanmıştır. (İ) bendinde de; Tebliğin (B) bölümünde belirtilen gerçek ve tüzel kişilerin, çitçilerden satın aldıkları ürün bedellerinden, bunların prim borçlarına mahsuben Tebliğdeki esaslar çerçevesinde tevkifat yapmamaları veya yaptıkları tutarlarını süresi içerisinde ve tam olarak Kurum hesaplarına aktarmamaları durumunda, söz konusu gerçek ve tüzel kişilerin Kuruma karşı sorumlu oldukları, tevkifatın yapılmaması veya yapılan tevkifatın süresi içinde ve tam olarak Kurum hesaplarına aktarılmaması durumunda, aktarılmayan tevkifat tutarlarının sorumlularından yasal faizi ile birlikte tahsil edileceği belirtilmiştir.
Tevkifat yapma ve Kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/11’inci maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller ve hizmetler için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bu çevrede; gerçek gelirlerini bildirmek zorunda olan ticaret ve serbest meslek erbabının işbu prim borçlarına mahsuben tevkifat yapmak yükümünün, 2926 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı niteliğine sahip çiftçilerden satın alınan ürün bedellerine ilişkin olacağı tartışmasızdır. Giderek, 2926 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi kapsamında; tarımsal faaliyette bulunmasına karşın kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan
sosyal güvenlik kuruluşlarına prim veya emeklilik keseneği ödemekte olanlar, bu kuruluşlardan malûllük veya yaşlılık aylığı ile sürekli tam iş göremezlik geliri almakta olanlar ya da aylık veya gelir bağlanması için istemde bulunanlar 2926 sayılı Kanun uygulanmasında sigortalı sayılamayacaklarından; bu statüdeki çiftçilerden ürün satın alan ticaret ve serbest meslek erbabı gerçek veya tüzel kişilerin tevkifat yapma yükümünden söz edilemeyeceği açıktır.
Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek veya tüzel kişilerin tevkifat yapma yükümünün, çiftçilerden satın alınan ürün bedellerine (zirai kazanca) ilişkin olması ve çiftçilerin işbu zirai kazançtan gelir vergisi yükümlüsü bulunmaları, ürün satın alınan kişilerin kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyette bulunduklarının, başka bir anlatımla 2926 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olduklarının yasal karinesidir ve bunun doğal sonucu olarak; kendilerinden ürün satın alınan kişilerce işbu karinenin aksini gösterir, tarımsal faaliyette bulunmakla birlikte 2926 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı niteliğini taşımadıklarına ilişkin belgeler sunulmadıkça Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek veya tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler. Giderek, bu yükümün doğal sonucu ise; 2926 sayılı Kanunun 36’ncı maddesi delaletiyle çıkarılan ve yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında, prim borcuna mahsuben ürün bedellerinden yapılan tevkifatların davacı Kuruma ödenmesinde; kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyette bulundukları halde yukarıda belirtilen hukuki statüleri itibarıyla 2926 Sayılı Kanun kapsamında sigortalı olmayan kişilerden satın alınan ürün bedellerinde tevkifat yapılmadığına ilişkin olgunun Kuruma karşı kanıtlama yükümünün de anılan gerçek veya tüzel kişilere ait olmasıdır.
Bu yönde kendilerinden ürün satın alınan çiftçilerin; kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşlarına prim veya emeklilik keseneği ödemekte oldukları ya da bu kuruluşlardan malûllük veya yaşlılık aylığı ile sürekli tam iş göremezlik geliri almakta oldukları ya da aylık veya gelir bağlanması için istemde bulunduklarına ilişkin ilgili kurumlardan alınmış belgeler ile üretici makbuzlarının veya belirtilen konulardaki tüm bilgiler ile çiftçilerin imzalarını içerecek biçimde gereğince düzenlenmiş tutanakların Bağ – Kur’a sunulması durumunda artık kendilerinden ürün satın alınan kişiler (çiftçiler) 2926 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olsalar dahi, anılan gerçek veya tüzel kişilerin prim borcuna mahsuben ürün bedellerinden tevkifat yapmamalarından dolayı Kuruma karşı herhangi bir sorumlulukları bulunmayacaktır. Aksi takdirde ise; Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, kanun koyucu tarafından kendilerine yüklenen “tevkifat yükümünü” yerine getirmemenin yaptırımı olarak, 2926 sayılı Kanuna göre sigortalı niteliğini taşıdıkları halde tevkifat yapmadıkları sigortalılardan satın aldıkları ürün bedellerinden yapmaları gereken tevkifat tutarından, ileride sigortalılara rücu hakları saklı olmak üzere Kuruma karşı kendileri sorumlu tutulacaklardır.
Yukarıda anlatılanların ışığı altında Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 tarih 2010/526 ve 2010/529 karar sayılı ilamları da gözetilerek, davalı şirket tarafından alım yapılan çiftçilerin tevkifat yapılamayacaklar statüsünde bulunup bulunmadıklarının tespiti amacıyla; şahsi dosyalarının celbi ile adına müstahsil makbuzu düzenlenmeyen çiftçiler varsa, belirtilen bu husus da dikkate alınarak, yukarıda açıklanan hukuki ilke ve yaklaşım çerçevesinde yapılacak irdeleme sonunda elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı avukatının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 28.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.