YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22224
KARAR NO : 2014/20204
KARAR TARİHİ : 21.10.2014
Mahkemesi : İzmir 7. İş Mahkemesi
Tarihi : 09.10.2013
No : 2006/1466-2013/602
Dava, maluliyet aylığı bağlanması ve hak edilen aylıkların tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının, 11.04.1983-30.11.2003 arası dönemde toplam 1854 gün zorunlu ve isteğe bağlı SSK sigortalılığı bulunduğu, SSK Tepecik Eğitim Hastanesi tarafından düzenlenen 05.01.2005 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda; 2001 yılında Mitral kapak ve Trikuspit kapak ameliyatı yapıldığı, çalışma gücünün 2/3 oranında kaybedildiğinin belirtildiği, 12.01.2004 tarihli maluliyet aylığı tahsis talebinin 2/3 oranında çalışma gücünün yitirilmediği gerekçesiyle Kurumca reddedildiği, eldeki dava ile 2/3 oranında çalışma gücü kaybı nedeniyle başvuru tarihi olan 12.01.2004 tarihi itibariyle maluliyet aylığı bağlanması ve hak edilen aylıkların tahsiline karar verilmesinin talep ve dava edildiği, mahkemece, davacının 2/3 oranında çalışma gücünü kaybettiğine, başlangıcının kardiyovasküler cerrahi kliniğinin 17.01.2001 tarih ve 120 No’lu epikriz rapor tarihi olduğuna, başvuru tarihi olan 12.01.2004 tarihi itibariyle emeklilik ve hak ettiği aylıkların ödenmesiyle ilgili işlemlerin Kurumca yerine getirilmesi gerektiğine hükmedildiği anlaşılmaktadır.
506 Sayılı Yasanın 53. maddesine göre “Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun Sağlık Kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği ya da 34. madde gereğince yapılan tedavi sonunda kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca düzenlenecek usulüne uygun rapor ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği, … kurumca tespit edilen sigortalı malullük sigortası bakımından malul sayılır.” Anılan yasanın 109. maddesinde ise, “Sigortalıların sürekli iş göremezlik malullük ve erken yaşlanma hallerinin tespitinde, Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı,
Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilmesi halinde Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, Yüksek Sağlık Kurulundan alınan 19.06.2007 tarihli raporda; çalışma gücünün 2/3 oranında kaybedilmediği belirtilmiştir. Hükme dayanak kılınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 03.10.2012 tarihli raporunda; beden çalışma gücünün 2/3 oranında kaybedildiği, başlangıcının ise kardiyovasküler cerrahi kliniğinin 17.01.2001 tarihli epikriz rapor tarihi olduğu bildirilmiştir. Somut olayda, Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu raporları arasında çelişki olmasına ve itiraz edilmesine rağmen bu çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde karar tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Mahkemece, çelişkiyi giderecek biçimde bu konuda Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmak suretiyle sigortalının meslekte kazanma güç kaybı oranı ve başlangıcı kesin biçimde belirlenip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Öte yandan, alınacak Adli Tıp Genel Kurulu raporunda 2/3 oranında çalışma gücünün yitirilmediğinin veya çalışma gücü kaybı oranının %66,6’dan daha düşük olduğunun belirtilmesi halinde; mahkemece, 5510 Sayılı Yasanın 25 ve 26. maddeleri çerçevesinde değerlendirme yapılması gereği gözden uzak tutulmamalıdır. Gerçektende; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 25’inci maddesi ile tüm sigortalılar dolayısıyla 506 sayılı Kanun kapsamında SSK (4/a) sigortalıları açısından da “malul sayılma” şartları yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “…çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği…” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Kuşkusuz, 506 Sayılı Yasa kapsamında maluliyet aylığı tahsis koşullarının varlığının saptanması halinde, aylık başlangıç tarihinin anılan yasanın 56. maddesine göre, 5510 Sayılı Yasa kapsamında maluliyet aylığı tahsis koşullarının saptanması halinde ise aylık başlangıç tarihinin anılan yasanın yürürlük tarihi de nazara alınarak aynı yasanın 27. maddesine göre belirlenmesi gereğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
O hâlde; davalı kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 21.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.