Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/22206 E. 2014/418 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22206
KARAR NO : 2014/418
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

Mahkemesi :Giresun 1. Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :24.09.2013
No :2013/487-2013/403

Dava, Alman rant sigortasına giriş olan 18 yaşın ikmal edildiği 10.02.1981 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespiti ile, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkeme, uyulan bozma ilamı uyarınca davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Yurtiçi sigortalılık kaydı bulunmayan, 28.12.2012 günlü borçlanma başvurusu ve 10.01.2013 günlü ödemeyle, Almanya’da geçen bir kısım yurt dışı süresini 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesinde öngörülen sigortalılık niteliğinde borçlanan davacının, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü fıkrası hükmü uyarınca, Alman rant sigortasına giriş olan 18 yaşın ikmal edildiği 10.02.1981 tarihinin, Türkiye’de 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesinde öngörülen sigortalılığa giriş niteliğinde olmasına göre, Mahkemenin sigorta başlangıcına ilişkin hükmü yerindedir.
2- 3201 sayılı Yasa uyarınca yapılan borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/I-a madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde değerlendirilmesine yönelik mahkeme kabulüne gelince ;
Davada uyuşmazlık, yurtiçi çalışması ve sigortalılık kaydı bulunmayan, 18 yaşın ikmal edildiği 10.02.1981 tarihinden itibaren Alman rant sigortasına giriş yapan ve Almanya’da geçen çalışma sürelerini 3201 sayılı Yasaya göre ve 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında borçlanan davacının, 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma süresinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-a maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir.
Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79.maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3.maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.
Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.”hükmünü içerirken;
Yine aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5.maddesine 4.fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” hükmü getirilmiştir.
Anılan 5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3.maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani , Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.
Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği haiz bulunmaktadır.
Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinde, Türk sigortasına girişden önce, Alman rant sigortasına girilmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği yönünde açık hüküm bulunurken; söz konusu Uluslararası sözleşmede, yurtdışında geçirilen çalışma sürelerinin, akit ülke mevzuatına göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi aşamasında, hangi sigortalılık niteliğine göre borçlanılabileceği konusunda açık ve özel bir düzenleme yer almamaktadır.
O halde, davacının, 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma üzerine yapılan sigortalılık tescilinin ve anılan borçlanma süresinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-b madde kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup, aksini öngören mahkeme kabulü yerinde değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.