Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/22104 E. 2014/4600 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22104
KARAR NO : 2014/4600
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

Mahkemesi : Sakarya İş Mahkemesi
Tarihi : 02.07.2013
No : 2011/780-2013/598

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

2-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.11.2006 tarih ve 2006/14-729 Esas, 2006/723 sayılı kararında da belirtildiği gibi; bir kişinin dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Davanın dinlenebilmesi (esasına girilebilmesi) için gerekli şartlardan birisi ve en önemlisi, davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. O kişinin dava açmakta korunmaya değer bir hukuki yararı yoksa, davanın bu yönden esasa girilmeden reddi gerekir. Çünkü hukuki yarar dava şartıdır ve mahkeme dava şartlarını kendiliğinden (re’sen) incelenmekle görevlidir.

Davacı, 01.12.1999-29.03.2011 tarihleri arasında kesintisiz çalışmalarının tespitini istemiş, mahkemece, 16.01.2001-29.03.2011 dönemi bakımından hizmetlerin tamamı bildirildiği gerekçesi ile hukuki yarar yokluğu nedeniyle, 01.12.1999 tarihinden itibaren talep edilen dönem bakımından ise, resmi kayıtların aksi ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddedildiği anlaşılmıştır.

Yapılan açıklamalar çerçevesinde; 2001 ve 2002 yıllarında eksik bildirilen günlerin varlığı nedeniyle hukuki yararın bulunduğu ve davanın esasına girilmesi gereği gözetilmeli, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; hizmetlerin eksik bildirildiği 2001-2002 dönemi ile başlangıç olarak talep edilen 01.12.1999 dönemi bakımından dinlenilmeyen bordro tanıklarının re’sen bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sonradan dinlenen tanık beyanları ile daha önce dinlenen tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde, giderilmeye çalışılmalı, gerekirse, önce dinlenilen tanık beyanlarına yeniden başvurulmalı, davalı şirketin ticaret sicil kayıtları getirtilerek davalılar arasında organik bağ olup olmadığı araştırılmalı, böylelikle, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip, takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca, bir karar verilmelidir.

Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.