Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/22102 E. 2014/5486 K. 11.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22102
KARAR NO : 2014/5486
KARAR TARİHİ : 11.03.2014

Mahkemesi :Sakarya İş Mahkemesi
Tarihi :09.07.2013
No :2013/378-2013/608

Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan yetim aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı Kurum işleminin iptali, aylığın yeniden bağlanması ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, idari yargı yolunda çözülmesi gerektiğinden, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 02.10.2003 tarihinde kesinleşen davacıya, 01.02.2003 günü yaşamını yitiren iştirakçi babası üzerinden 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan yetim aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davalı Kurumca 2013 yılında gerçekleştirilen işlemle 01.11.2008 tarihi itibarıyla kesilerek, 01.11.2008–31.10.2013 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56’ncı maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanun, önceki sosyal güvenlik yasalarını birleştiren temel yasa niteliğinde olduğundan, gerek değiştirilen veya yürürlükten kaldırılan, gerekse geçici ve geçiş hükümlerinin yer aldığı maddelerle birlikte ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulduğunda ise; Kanunun “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlığını taşıyan geçici 1’inci ve “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici 4’üncü maddeleriyle, kanun koyucu tarafından, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde yukarıda belirtilen beş adet sosyal güvenlik kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle hak sahiplerine bağlanan aylığın, durum değişikliği sebebine bağlı olarak kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, yine anılan kanun hükümlerinin esas alınması gerektiği benimsenmiştir. Ancak söz konusu kanunlarda, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusu, aylığın bağlanması engeli veya kesilmesi nedeni olarak öngörülmemiştir. Dolayısıyla davanın yasal dayanağını oluşturan 56’ıncı maddesindeki uygulama ilk kez 5510 sayılı Yasa ile getirilmiştir.
5510 sayılı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 101 madde hükmüne göre ise, 5510 sayılı Yasada aksine bir düzenleme bulunmayan durumlarda, bu yasa hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği öngörülmüştür.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; davaya konu uyuşmazlıkta iş mahkemelerinin görevli olması nedeniyle, davanın esasına girilerek yapılacak yargılama sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Adli yargının görevli olduğu gözetilmeksizin yazılı gerekçelerle “İdari yargı yolunda çözülmesi gerektiğinden davanın reddine” karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 11.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.