Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/22101 E. 2014/4603 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22101
KARAR NO : 2014/4603
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

Mahkemesi : Sakarya İş Mahkemesi
Tarihi : 28.05.2013
No : 2012/390-2013/482

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı asil tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Husumet konusu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187. maddesinde (HMK 116) yer alan ilk itirazlardan olmadığından, davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın, kendiliğinden göz önünde tutulur.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru- Ramazan Arslan- Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231).
Bu nedenle davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani bir davada taraf olabilmek için, ya hakiki şahıs; ya da hükmi şahıs olmak gerekir. Zira taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder ( Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s. 288 ).
Öte yandan, HMK.nın “Tarafta iradi değişiklik” başlıklı 124. maddesinde, bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile olanaklı olduğu bildirildikten sonra, ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği isteminin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği istemini kabul edebileceği açıklanmıştır.
Davaya konu, somut olayda, husumet yöneltilen S.. M..’nün tüzel kişiliği, yani davada taraf ehliyeti yoktur. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde; HMK’nun 124. maddesi gereğince husumetin doğru tarafa yöneltilmesi için davacıya mehil verilerek, tüzel kişiliği haiz İl Özel İdaresine duruşma günü tebliğ edilip, davaya iştiraklerinin sağlanması, bu davalının göstereceği deliller de gözetilerek, tüm kanıtları toplandıktan sonra yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
2- Öte yandan, davacının tespitini istediği 01.10.1986-30.11.1986 tarihlerine ilişkin Sapanca Özel İdare Müdürlüğü tarafından, davalı Kuruma verilen dönem bordolarında, davacı adının yazılı olduğu sicilsiz çalışmaların görüldüğü, sicil numarasının değişik renk kalemle sonradan yazılmış olması ve girişinin tespit edilememesi nedenleriyle, bu çalışmaların davacıya mal edilemediği anlaşılmakla; davacının çalışmasının gerçekliği ve davacıya aidiyetinin belirlenebilmesi amacıyla; öncelikle, bu hizmetlerin maledildiği kimse bulunup-bulunmadığı davalı Kurum’dan sorulmalı, nüfus müdürlüğünden davacı ile aynı ad ve soyadına sahip kişiler araştırılmalı, özellikle, belirtilen dönemlerde bordrolarda adı geçen kişiler ile soğuk hava deposunda görevli “Nurettin Duru” dinlenilmeli, böylece, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı asilin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.