Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/22050 E. 2014/18325 K. 23.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22050
KARAR NO : 2014/18325
KARAR TARİHİ : 23.09.2014

Mahkemesi : Havza Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 13.06.2013
No : 2009/227-2013/213

Dava, yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının yasal faiziyle tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda, davalılar murisinin 13.07.1997 tarihinde vefat ettiği, murisin 1976-1988 arası dönemde 4056 gün zorunlu SSK hizmetinin, 1990-ölüm tarihi 13.07.1997 arası dönemde ise 6 yıl 6 ay 20 gün Esnaf Bağ-Kur hizmetinin bulunduğu, davalı eş ve çocuklara sadece Bağ-Kur hizmetlerine göre 01.08.1997 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlandığı, diğer taraftan aynı davalılara sadece SSK hizmetleri esas alınarak 27.03.1998 tarihli tahsis ve beyan taahhüt belgesine göre 01.04.1998 tarihi itibariyle SSK’dan ölüm aylığı tahsis edilip 23.04.1998-23.12.2008 arası dönemde SSK tarafından davalı eş Hayriye’ye 19.838,85 TL, 17.11.1992 doğumlu davalı çocuk Hanife’ye 9.849,76 TL, 30.10.1994 doğumlu davalı çocuk M. Kadir’e 9.849,76 TL ödeme yapıldığı, durumun anlaşılması üzerine SSK ölüm aylıklarının iptal edilip ödenen tutarların asıl dava ile davalı Hayriye’den, 11.06.2009 da açılıp asıl davayla birleştirilen 2009/224 ve 2009/226 esas sayılı davalar ile de davalı çocuklardan yasal faiziyle tahsilinin talep edildiği, mükerrer ölüm aylığı ödendiğini 25.11.2008 tarihli yazı ile öğrenen Kurumun 06.04.2009 tarihli yazı ile iadesini talep ettiği ödenmemesi üzerine de eldeki davanın açıldığı, mahkemece, kararın gerekçe bölümünde; SSK’dan yersiz olarak ölüm aylığı alındığı, beyan ve taahhüt belgesine göre eş ve çocukların kötü niyetli olup ödemelerin 5510 sayılı yasanın 96/(a) maddesine göre iadesi gerektiği belirtilip, ancak maddede öngörülen 10 yıllık süre değerlendirilmesi de yapmaksızın yapılan ödemelerin istek gibi iadesine hükmedildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler; 
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir.
Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Yasanın “Yersiz ve yanlış ödemelerin tahsili”ni düzenleyen 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesiyle getirilen düzenleme, sebepsiz zenginleşmede iade konusuna ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde olup; zamanaşımı hükmü olarak nitelenmesine olanak bulunmamaktadır. Maddenin genel hükümlere atfı, 5510 sayılı Yasanın 97. ve diğer maddelerinde fazla veya yersiz ödemeden kaynaklanan Kurum alacağı yönünden düzenlemeye yer verilmemiş olması karşısında fazla ve yersiz ödemeden kaynaklanan Kurum alacağı yönünden zamanaşımı konusunun genel hükümlerden hareketle çözümü gerekmektedir.
Ayrıca, sebepsiz zenginleşme hukuksal temeline dayalı davaların da kamu kurum ve kuruluşları açısından Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı, o kurum ve kuruluşların yetkili kişi veya organlarının verdiğini, istirdada haklı olduğunu öğrendiği tarih olup (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.09.1987 t.,1987/9-68 E.,1987/618 K.), davalıların aylık ve gelirden kaynaklanan yersiz ödemeleri iade yükümünün 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmü uyarınca belirlenmesi gerekir. Buna göre mahkemece; en fazla aylığın 506 sayılı yasa kapsamındaki ölüm sigortasından mı yoksa 1479 sayılı yasa kapsamındaki ölüm sigortasından mı bağlanacağı hususu araştırılıp tespit edilmeli, dosyada mevcut ve ayrıca araştırılacak beyan ve taahhüt belgeleri içeriği gözetilerek davalıların iyi niyetli olup olmadıkları değerlendirilmeli, bu çerçevede 5510 sayılı yasanın 96. Maddesi uyarınca iade yükümünün kapsamı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Kabule göre de birleşen davaların davalıları H. G. ile M. K.G.’ün isimlerine karar başlığında yer verilmemiş olması yerinde görülmemiştir. Eksik inceleme ve araştırmayla yazılı biçimde tesis edilen hüküm usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
O hâlde; davalılar avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalı H.. G..’e iadesine, 23.09.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.