Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/21801 E. 2013/21802 K. 19.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21801
KARAR NO : 2013/21802
KARAR TARİHİ : 19.11.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak, kararında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, oda kaydına dayalı olarak 12.05.1986-04.10.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiş; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
1479 sayılı Yasa, zorunlu sigortalılık şemsiyesi altına alınan “esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlara” Yasada yazılı sosyal güvenlik hükümlerini uygulama amacını taşımakta olup, 26. madde ile sigortalı olma hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağını, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescil yaptırmalarının zorunlu olduğunu, aksi durumda, Kurum tarafından re’sen tescil işleminin yapılacağı hükme bağlanmıştır.
619 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesi, 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca 619 sayılı KHK. tüm hükümleriyle iptal edilmiştir.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasanın 47. maddesiyle, Bağ-Kur Kanununa eklenen Geçici 18. maddesi ile borçlanma hakkı, 4.10.2000 tarihinden sonra zorunlu sigortalı olarak Bağ-Kur’a tescil edilmiş olanlardan, daha önce vergi kaydı bulunanlara tanınmıştır.
Buna göre, davaya konu olayda, davacı, 1479 sayılı Yasa kapsamında, 02.04.2003 varide tarihli giriş bildirgesi ile 04.10.2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak Kurumca tescil edilmiştir. Davacının, Kuruma başvuru tarihine göre, gerek 619 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesi hükmünün, gerekse benzer bir düzenlemeyi öngören 4956 sayılı Yasa ile değişik 1479 sayılı Yasanın Geçici 18. madde hükmünün somut olayda uygulanma olanakları bulunmaması karşısında, bahsi geçen hususlara yönelik Mahkeme kabulünde isabetsizlik bulunmamakla birlikte; sigortalılığın tespitine yönelik olarak, anılan tarih itibariyle yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre uyuşmazlığın çözümünde yasal zorunluluk bulunmaktadır.
Somut olayda, dosya kapsamına göre, davacının, “Nakliye” işinden dolayı 04.08.1997-04.09.1997 tarihleri arasında, … Tar. Ür. Zir. Al. Nak. ve San. Tic. Ltd. Şti. ortaklığından dolayı 21.08.1997 tarihinden itibaren vergi mükellefiyetinin bulunduğu, … Ticaret Odasında şirket ortaklığından dolayı 21.08.1997 tarihinde başlayan kaydının halen devam ettiği, … Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinde 22.05.1986 tarihinde başlayan kaydının 31.07.2005 tarihi itibariyle silindiği, … Esnaf ve Sanatkarlar Şoförler ve Otomobilciler Odasında 12.05.1986 tarihinde başlayan kaydının 25.07.2005 tarihi itibariyle terk ettiği anlaşılmaktadır.
İhtilaf konusu dönemde yürürlükte bulunan, 1479 sayılı Yasanın 24. maddesine, 22.03.1985 tarihinde 3165 sayılı Kanunla getirilen düzenleme ile kendi nam ve hesabına çalışanlardan vergi mükellefi olan, esnaf siciline veya meslek kuruluşuna kaydı olanların Bağ-Kur sigortalısı olacağı belirtilmiştir. Anılan düzenlemenin açıkça değindiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgusunun varlığı zorunlu ve asli unsur olup, vergi dairesine, meslek kuruluşuna ve Esnaf Sanatkar Sicil Memurluğuna kayıtlı olmak; anılan çalışmayı doğrulayan bir şekil şartından ibaret olduğu cihetle aksinin kanıtlanması olanaklıdır. Diğer bir anlatımla, bu gibilerin mesleki faaliyetlerine son verdiklerinin kanıtlanması halinde, artık somut bir çalışmaya dayanmayan, soyut ve sadece evrak üzerindeki oda/vergi/Esnaf Sicil Memurluğu kaydına itibar edilerek kişiyi sigortalı saymak, Kanunun amacına aykırı olacağı açıktır.
Hâl böyle olunca, Mahkemece, davacının ihtilaf konusu dönemde, çalışmasına ilişkin yaptığını iddia ettiği iş ya da işyeri ile ilgili kayıtlar araştırılarak, vergi ve oda kaydının mevcudiyeti karşısında, 1479 sayılı Yasanın 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılıp, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmanın varlığı yöntemince araştırılarak, açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirme yapılıp varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.