Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/21686 E. 2014/6260 K. 19.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21686
KARAR NO : 2014/6260
KARAR TARİHİ : 19.03.2014

Mahkemesi : Kahramanmaraş İş Mahkemesi
Tarihi : 21.05.2013
No : 2010/536-2013/451

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davalı işverene ait işyerinde 01.11.1968 günü çalışmaya başladığı yönünde hakkında düzenlenen işe giriş bildirgesi yasal hak düşürücü süre içerisinde davalı Kuruma verilen davacının kayıtlara geçmiş bildiriminin olmadığı, Kuruma yalnızca 1968 yılının 2. ve 3. dönemine ait 3 aylık sigorta primleri bordrolarının verildiği anlaşılmakta olup bildirge dışında yazılı delilin bulunmadığı 01.11.1968 – 30.11.1968 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen çalışma süresinin tespitine ilişkin davada mahkemece yapılan yargılamada bir kısım tanıkların anlatımlarına dayanılarak kanıtlanamadığı gerekçesiyle istem reddedilmiştir.

Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.

Bu bakımdan, dönemsel sigorta primleri bordrolarında kayıtlı sigortalılar dinlenilmeli, aynı çevrede bulunan yerleşim yerlerinde oturan kişiler yöntemince saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.