Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/21383 E. 2014/9475 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21383
KARAR NO : 2014/9475
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

Mahkemesi : Bursa 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 26.03.2013
No : 2011/292-2013/93

Dava, itibari hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalılar S.. B.. avukatı ile Ş.Kuyumculuk San. Tic. Ltd. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı işverenlere ait işyerinde gerçekleşen çalışmalar yönünden itibari hizmet süresinin/fiili hizmet süresi zammının tespitine ilişkin davada davacı sigortalının, işyerinin Torbalama Ünitesi’nde, üretilmiş gübrenin torbalanıp dağıtım için araçlara yüklenmesi işinde çalıştığı belirgindir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun Ek 5. maddesinde, anılan Kanuna göre sigortalı sayılanların, aşağıda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için hizalarında gösterilen sürelerin sigortalılık süresi olarak ekleneceği belirtilmiş, maddeye, 09.07.1987 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 3395 sayılı Kanunun 13. maddesiyle (IV) numaralı bent eklenmiş, söz konusu maddenin, yayım tarihini izleyen dönem başında yürürlüğe gireceği de, 3395 sayılı Kanunun 18. maddesinde bildirilmiştir. (IV) numaralı bentte “Sigortalılar” başlığı altında “Azotlu gübre ve şeker sanayiinde, fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında çalışanlar” sözcüklerine yer verilmiş, bu bende ilişkin “Hizmetin Geçtiği Yer” başlıklı kısımda ise “1.) Çelik, demir ve tunç döküm, 2.) Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle gaz maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde, 3.) Patlayıcı maddeler yapılmasında, 4.) Kaynak işlerinde çalışanlarda.” sıralaması yapılmıştır. Anlaşılacağı üzere, itibari hizmet süresi hak ve olanağından yararlanmak için maddede yazılı fiziksel koşullarla birlikte iş kolu ve işyeri şartlarının da gerçekleşmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
İtibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektiren olgunun sanayi kolları farklı olsa da belli, ağır, riskli ve sağlığa zararlı işlerin yapılması olduğu, bu nitelikte işleri yapan kişilerin aynı durumda olmadıklarının ileri sürülemeyeceği ve aynı hukuksal durumda bulunanların farklı kurallara tabi tutulmasının Anayasa’nın eşitlik ilkesine yer veren 10. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, anılan bentte yer alan “Azotlu gübre ve şeker sanayii” ibaresi, 27.03.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 04.10.2006 gün ve 2002/157 Esas – 2006/97 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmiş olup Anayasa’nın 153. maddesinin beşinci fıkrası gereğince Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ilkesi gözetildiğinde, azotlu gübre ve şeker sanayiinde çalışmayanların, iptal kararının yürürlük tarihinden önceki dönem yönünden söz konusu ek 5. madde hükmünden yararlanamayacakları açıktır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 gün ve 2012/21-6 Esas, 2012/222 Karar sayılı ilamında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiş bulunmakla bu durumda olan (azotlu gübre ve şeker sanayiinde çalışmayan) sigortalıların 27.03.2007 tarihinden itibaren gerçekleşen hizmetleri yönünden itibari hizmet süresinden faydalanabilmeleri ise maddede yazılı tüm koşulların beraber gerçekleşmesine bağlıdır.
Diğer taraftan, anılan ek 5. maddeyi 01.10.2008 günü itibarıyla ilga eden 5510 sayılı Kanunun aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, değinilen ek 5. maddeye kısmen benzer nitelikte düzenleme yapılarak, belirtilen işyerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu işyerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği açıklanmış olup haklarında fiili hizmet süresi zammı uygulanacak sigortalılar yönünden “Kapsamdaki İşler/İşyerleri” bölümünde “azotlu gübre” işi ve işyerine yer verilmemiştir.
Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294. maddesinde, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararın hüküm olduğu belirtildikten sonra 297. maddesinde hükmün kapsadığı hususlar sıralanarak, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz yinelenmeksizin, isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu bildirilmiştir. Anlaşılacağı üzere söz konusu düzenlemeler, yargıda netlik ve açıklık ilkesine uygun olarak kamu düzeni ve barışının sağlanmasını amaçlamaktadır. Şu durumda itibari hizmet süresi/fiili hizmet süresi zammı hakkındaki yasal düzenlemelerin, ancak, ilgili maddelerde sayılı ve sınırlı olarak öngörülen “Hizmetin geçtiği yer – Kapsamdaki İşler/İşyerleri – Kapsamdaki Sigortalılar” yönünden belli çalışma şartlarının gerçekleştiği durum için uygulama olanağı bulunmakla, inceleme konusu davada 26.04.2011 gün ve 2642/6155 sayılı bozma ilamı sonrası yapılan yargılamada tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, hizmetin geçtiği yer, çalışma koşulları ve niteliği karşısında davacının, 01.09.1987 – 01.10.2008 döneminde 506 sayılı Kanunun ek 5., 01.10.2008 tarihinden itibaren ise 5510 sayılı Kanunun 40. maddesinde yazılı koşullar gerçekleşmediğinden itibari hizmet süresi/fiili hizmet süresi zammı hak ve olanağından yararlanamayacağı belirgindir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yöntemince düzenlenmeyen, hatalı gerekçelerle yanlış sonuca ulaşan bilirkişi raporuna dayanılarak istemin karar altına alınması isabetsiz olduğu gibi, hükümde tarih ve süreler belirtilmeksizin yalnızca “Davanın kabulüne, davacının çalıştığı süreler itibarı ile itibarı hizmetten yararlanması gerektiğinin tespitine” sözcüklerine yer verilerek, üstelik bozma ilamında bu nitelikteki kararın usule aykırılığı açıkça belirtilmesine karşın yeniden 6100 sayılı Kanundaki düzenlemelere aykırı, hükmün yerine getirilmesi aşamasında kuşku ve duraksamaya yol açıcı nitelikte karar oluşturulması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, temyiz yoluna başvuran davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalı Ş. Kuyumculuk San. Tic. Ltd. Şti.’ne geri verilmesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.