Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/21313 E. 2014/5095 K. 06.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21313
KARAR NO : 2014/5095
KARAR TARİHİ : 06.03.2014

Mahkemesi : Ankara 8. İş Mahkemesi
Tarihi : 24.05.2013
No : 2008/249-2013/492

Dava, hizmet tespiti ile sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının belirlenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut uyuşmazlıkta, davacı davalılardan şirkete ait işyerinde 01.01.2007-27.12.2007 döneminde hizmet akdine dayalı olarak gerçekleşen ve Kuruma bildirilmeyen çalışma süreleri ile düşük ödenen primlerin tespitine karar verilmesini istemiş, Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davacının tespiti istenen sürede kesintisiz olarak 2.093,51 ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
1-) Hizmet tespitine yönelik olarak,
Dava 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan, mülga 506 sayılı Kanunun 79/10 hükmü uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re’sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, dava dilekçesinde işveren olarak gösterilen davalı şirketin 07.02.2007 noter onay tarihli ana sözleşmesinin 08.02.2007 tarihinde ticaret siciline tescil ve 13.02.2007 tarihinde sicil gazatesinde ilan edildiği, ilanda davacının ilk 1 yıl için şirket müdürü olarak seçildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.

Eldeki dava dosyasına konu somut olayda; mahkemenin, 08.02.2007-27.12.2007 dönemine ilişkin kabulü yerinde ise de; davalı şirketin ticaret siciline tescilinden önceki 01.01.2007-07.02.2007 dönemine ilişkin olarak yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Bu bakımdan; mahkemece, 01.01.2007-07.02.2007 dönemine ilişkin olarak, böyle bir işyerinin bulunup bulunmadığı, işletenin kim olduğu, işletenin sonradan kurulan davalı şirketle ilişkisi ve işyerinin davalı şirkete devir olup olmadığı araştırılmalı, şayet işyeri var ve davalı şirkete devir olmuş ise, devralanın önceki dönemden de sorumlu olacağı gözetilmeli, davacının anılan dönemdeki çalışmasının varlığının belirlenmesi için, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan başka işverenler ve çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, tüm deliller toplandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
2-) Prime esas kazancın tespitine yönelik olarak,
506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80. maddesinin birinci fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayıl Kanunun 86/9. maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80. maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.

Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas – 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas – 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas – 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas – 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas – 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında dava konusu somut olayda; asgari ücretin üzerinde ücret alma iddiasının öngörülen yönteme uygun kanıtlanamadığı açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılardan Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.