Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/21129 E. 2013/22765 K. 29.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21129
KARAR NO : 2013/22765
KARAR TARİHİ : 29.11.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Davacı …, babasından dolayı bağlanan ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren ödenmeye devam edilmesi gerektiğinin tespitine; Kurum tarafından açılıp birleşen davada ise, yersiz ölüm aylıklarının istirdadı için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, … tarafından açılan davanın reddine, Kurum tarafından açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı (asıl davanın davalısı) Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm , davacı (birleşen dava davalısı) … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı …’a, 10.04.2001 tarihinde ölen babasından dolayı 01.05.2001 tarihinden itibaren 506 Kanun kapsamında ölüm aylığı bağlandığı; davacının, 25.04.1988 – 07.01.1991 tarihleri arasında hizmet sözleşmesine dayalı sigortalılığının, 01.01.1995 – 20.12.2010 tarihleri arasında da, 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının bulunduğu, anılan prim günleri esas alınarak kendisine, 01.01.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı görülmüştür. Davalı Kurum, ölüm aylığı ödenen sürenin 2010 yılı ve öncesinde 2925 sayılı Kanun kapsamında hizmet sözleşmesine dayalı olarak çalıştığı, 2011 yılı 1. Ayından itibaren de, kendi çalışmaları nedeniyle yaşlılık aylığı aldığı gerekçesi ile, …’a 01.05.2001 – 25.04.2011 tarihleri arası sürede ödenen ölüm aylıklarını borç çıkarıp, tahsili için icra takibi yapmıştır.
Mahkemece, davacının, babasından dolayı ölüm aylığı aldığı sürede çalıştığı ve kendi çalışmaları nedeniyle yaşlılık aylığı belirtilerek sonuca gidilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 1. maddesinde “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında ….. kabul edilir.”
düzenlemesine yer verilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde hizmet sözleşmesine dayalı olarak çalıştırılanların zorunlu sigortalılığı düzenlenmiş olup; yerleşik içtihat ve öğretide kabul edildiği gibi, 2925 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalıların çalışmaları da hizmet sözleşmesine dayalıdır. Gerek 2925 sayılı Kanundaki, gerekse 5510 sayılı Kanundaki düzenlemeler değerlendirildiğinde, tarım işçilerinin sigortalı olarak tescil edilmelerinin kendi isteklerine dayalı olması, sigortalı tescil edildikten sonra 2925 sayılı Kanun kapsamındaki sürelerin isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değil, zorunlu sigortalılık süresi olacağından; mahkemenin buna ilişkin kabulü yerinde bulunmuştur.
Davacı (birleşen dava davalısı) …’a, babasından bağlanan ölüm aylığına ilişkin olarak; uyuşmazlık konusu dönemin 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin uygulanması gereken Mülga 506 sayılı Kanunun 68. maddesi ile anılan tarihten itibaren yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 34. maddesinde, sigortalı olarak çalışan veya kendi çalışmaları nedeniyle aylık alan kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. 506 sayılı Kanunun 68. maddesinde, 4958 sayılı Kanunun 35. maddesi ile yapılan değişiklik, yine, 506 sayılı Kanuna 09.07.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5386 sayılı Yasanın 2’nci maddesiyle eklenen geçici 91 inci maddenin, sigortalı olarak çalışan ve kendi çalışmalarına dayalı olarak aylık alanlar yönünden farklı bir düzenleme getirmediği görülmüştür.
Somut olayda, ölüm aylığının kesilmeyip, ödenmeye devam edildiği hususu gözetildiğinde, davacıya (birleşen dava davalısı), kendi çalışmaları nedeniyle yaşlılık aylığı aldığı döneme ilişkin olarak ödenen ölüm aylıkların tamamının yersiz olduğu belirgin ise de; 2925 sayılı Kanunun halen yürürlükte bulunan 32. maddesi gereğince, prim hesabına alınacak gün sayısı, her ay için 15, bir tam yıl için 180 gün olup, gerek Mülga 506 Kanunun 68. maddesi, gerekse 5510 sayılı Kanunun 34. maddelerinde çalışmaların ölüm aylığına engel olduğunun belirtilmiş olması karşısında, 2925 sayılı Kanun kapsamında hizmet sözleşmesine dayalı sigortalı olarak çalıştığı esas alınan günlere isabet eden ölüm aylıklarının yersiz olduğunun kabulü gerekir. Buradan, 2925 sayılı Kanunun 32. Maddesi gereğince her ayın sigortalı sayılmayan kısmına ilişkin ödemelerin yersiz ödeme sayılmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca, 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun“Yersiz ödemelerin geri alınması” başlıklı 96. maddesinin birinci fıkrasında, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz,
yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.” hükmü öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar ile somut olay gözetildiğinde, kötüniyetli olduğundan bahsedilemeyecek olan …’a yapılan yersiz ödemelerden tahsili gereken kısmının 5510 sayılı Kanunun 96. maddesinin (b) bendi gereği belirlenmelidir.
Sonuç olarak, davacı (birleşen dava davalısı) …’a, Kurum’un yersiz ödemeleri tespit ettiği 25.04.2011 tarihinden geriye doğru, 5 yıl içinde (25.04.2006 tarihi ile 25.04.2011 tarihleri arası süre içinde) yapılan ödemelerden, yaşlılık aylığının başladığı 01.01.2011 tarihinden sonrası için yapılan ödemelerin tamamı ile, 25.04.2006 – 31.12.2010 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında 15 gün zorunlu sigortalı olduğu her bir ayda, sigortalı olduğu 15’er güne isabet eden ödemelerin 96. maddede belirtilen sürelerden itibaren başlayacak yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı (birleşen dava davalısı) … vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi .