Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/21028 E. 2014/2346 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21028
KARAR NO : 2014/2346
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

Mahkemesi :Denizli 4. İş Mahkemesi
Tarihi :17.04.2013
No :2012/267-2013/111

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulune karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin tüm, davalılar vekillerinin, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Davacı, 01.01.2001-15.07.2007 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitini istemiş, mahkemece, dava dışı işyerinden yapılan bildirim dikkate alınarak 01.01.2001-28.07.2005 ve 01.08.2005-31.12.2005 tarihleri arasında iki dönem halinde bildirilen hizmetler de dışlanmak suretiyle kısmen kabul kararı verilmiştir.
İncelenen dava dosyasında, davacının, 28.07.2005-31.07.2005 tarihleri arasında 4 gün 1034858 sicil sayılı işyerinden, 24.09.2005-01.10.2005 tarihleri arasında 8 gün 1045094 sicil sayılı davalı işyerinden bildiriminin bulunduğu anlaşılmakla, 4 günlük çalışmanın bildirildiği işyeri dosyası getirtilmeli ve bu hizmeti araştırılmalı, bu araştırma sonucuna göre kesintili çalışmanın varlığı halinde, kabul edilen 28.07.2005 öncesi dönem bakımından hak düşürücü süre irdelenmeli, bu irdeleme neticesine göre, kapsam tarihinden itibaren, dönem bordroları celbedilerek, re’sen bordro tanıkları ile dinlenenler dışında komşu işyeri sahipleri ve bordrolu çalışanlarının tanıklıklarına başvurulmalı, bilgi ve görgüsüne başvurulan tanık anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki giderilmeli, işyerinde Kurum tarafından yapılmış tespit ve müfettiş raporu ile işçilik haklarına ilişkin dava bulunup bulunmadığı araştırılmalı, davalı işverene ait vergi kayıtları celbedilmeli, sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu, çalışmanın varlığı ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra, elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalı Yusuf Kılıç’a iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.