YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20952
KARAR NO : 2014/880
KARAR TARİHİ : 21.01.2014
Mahkemesi : Kocaeli 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 20.06.2013
No : 2009/906-2013/240
Rucüan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.01.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına gelen olmadı. Karşı taraf adına Av. E..N.. geldi. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan Avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hâkimi tarafından dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; 24.05.2007 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin davalı işverenden tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir. Anılan madde uyarınca davalının Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Sigortalı tarafından açılan Kocaeli 3. İş Mahkemesinin 2009/428 E. sayılı tazminat davasında alınan kusur raporunda davalının %40, dava dışı Hayat Kimya Tem. Ür. A.Ş.’nin %10, sigortalının %50 oranında kusurlu bulunduğu, davacının maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verildiği, kararın 21. Hukuk Dairesi’nin 2012/18542 E., 2012/18568 K, sayılı kararı ile meslekte güç kaybı oranının belirlenmesi gereğine değinilerek bozulduğu anlaşılmıştır.
506 sayılı Kanunun 26. maddesindeki “Halefiyet” ilkesi uyarınca, kurumun rücu alacağı, hak sahiplerinin tazmin sorumlularından, isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken; Anayasa Makemesinin 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas ve 2006/106 sayılı kararı ile anılan yasa maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasa’ya aykırılık nedeniyle iptalinden sonra bu madde uyarınca açılan davalarda artık “halefiyet ilkesi’ne” dayanılamayacağı, Kurumun rücu hakkının hukuki temelinin (halefiyet değil) bundan böyle; yasadan doğan, sigortalı ya da hak sahibi kimselerin alacaklarından bağımsız, kendine özgü “Basit Rücu” hakkına dönüşmüş olması gözetildiğinde; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporuyla ulaşılan sonuçlar, rücu davasında bağlayıcı nitelikte bulunmamakta; 506 sayılı Yasanın 26. maddesi çerçevesinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde, güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir. (Hukuk Genel Kurulu 17.01.2010 tarih 2010/10-10 Esas, 2010/14 Karar sayılı Kararı)
Mahkemece, sigortalıda oluşan meslekte güç kayıp oranı ve davalının kusur oranı, iş kazası nedeniyle sigortalıya bağlanacak gelir miktarını ve davalı aleyhine hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, sigortalı tarafından davalı hakkında açılan tazminat dosyasının sonucu beklenerek, ilgili kararın kesinleşmesinden sonra, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilip, zararlandırıcı sigorta olayındaki kusur oran ve aidiyetleri ile sigortalının meslekte güç kaybı oranı belirlendikten sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ile davalı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen 1.100 lira duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.