YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20763
KARAR NO : 2014/13769
KARAR TARİHİ : 03.06.2014
Mahkemesi : Karapınar Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 11.07.2012
No : 2011/153-2012/233
Dava, trafik kazası sonucu yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerine sağlanan sosyal sigorta yardımlarının rücuan ödetilmesi istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan Sigorta AŞ vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava konusu zararlandırıcı sigorta olayı, 03.04.2010 tarihinde gerçekleşen trafik kazası sonucu sigortalının yaşamını yitirmesi şeklinde meydana gelmiş ve Mahkemece, davanın yasal dayanağı olay tarihi 03.04.2000 tarihi olarak kabul edilmek suretiyle 2926 sayılı Kanunun 47. maddesi olarak belirlenmiştir.
2926 sayılı Yasanın 47. maddesi, “Üçüncü şahısların suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir durumun doğması halinde Kurum, sigortalı veya hak sahiplerine bu Kanunda belirtilen gerekli yardımları yapar.
Ancak, Kurum bu yardımların tutarı için üçüncü kişilere rücu eder.” düzenlemesini içermektedir.
5510 sayılı Kanunun 39. maddesinin 1.fıkrasında ise, “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Bu durumda çözülmesi gereken hukuksal sorun, 5510 sayılı Kanunun yürürlülük tarihinden önce meydana gelen bu tür zararlandırıcı sigorta olaylarında 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta, kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek Özel Hukuk ve gerekse Kamu Hukuku alanında, kural olarak her Kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir.
Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).” (HGK 13.10.2004 t., 2004/10-528 E., 2004/533 K.) 5510 sayılı Yasanın 39. maddesiyle getirilen “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir.” hükmünün 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gibi; rücuan tazmine ilişkin düzenlemenin, yasanın yürürlüğü öncesinde olup bitmiş olay ve ilişkilere uygulanmasını gerektirir yukarıda sıralanan istisnai durumlar kapsamında değerlendirilemeyeceğinin de kabulü gerekir.
5510 sayılı Kanunun 39. maddesi hükmüne göre; Kurumun rücu hakkı, üçüncü kişinin sadece kasıtlı fiili haline özgülenmiştir. Yasanın açık ve buyurucu hükmüne göre; üçüncü kişi, kasta dayanmayan fiili sonucunda sigortalının malül kalmasına veya ölümüne neden olmuş ise, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan aylıkların ilk peşin değerinin yarısından sorumlu tutulması mümkün değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular ışığında, olay tarihi itibarıyla davanın 5510 sayılı Kanun 39. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O halde, davacı Kurum ve davalılardan .. Sigorta AŞ vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan .. Sigorta A.Ş.’ye iadesine, 05.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.