YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20751
KARAR NO : 2014/6401
KARAR TARİHİ : 20.03.2014
Mahkemesi : Hatay İş Mahkemesi
Tarihi : 24.04.2013
No : 2008/2-2013/192
Dava, çalışma gücünün 2/3’sinin kaybedildiği ve maluliyet aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1967-1969 tarihleri arası 2 yıl (720 gün) askerlik borçlanma süresi, 15.11.1985-31.12.1999 tarihleri arası zorunlu ve isteğe bağlı olmak üzere toplam da 6 yıl 25 gün primi ödenmiş 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı bulunan davacının, gerek 09.03.1999 günlü ilk maluliyet aylığı başvurusu ve gerekse 04.08.2005 tarihli ikinci maluliyet aylığı başvuruları, sigortalı olarak ilk defa çalışmağa başlanılan 15.11.1985 tarihi itibarıyla, maluliyetini gerektirecek arızayla işe başladığı gerekçesiyle reddi üzerine eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
09.03.1999 günlü ilk aylık başvurusu üzerine alınan 25.03.1999 günlü Antakya Devlet Hastanesi sağlık kurulu raporuyla “posttravmatik parapleji” tanısı konulurken, yine sevkle alınan 24.02.2000 tarihli Çukurova Ün.Tıp Fk. Sağlık kurulu raporuyla sigortalıya “Travmatik miyelopati” teşhisi konulduğu ve “sigortalının 22 yıl önce trafik kazası sonucu omirilik zedelenmesi nedeniyle opere olduğu” bildirilirken; yine 12.01.1979 tarihli Ankara Nümune Hastanesi roporuyla da “Travmatik Paraplaji” teşhisi konulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan araştırmalara rağmen 1978 veya 1979 tarihinde meydana geldiği bildirilen trafik kazası nedeniyle sigortalının tedavisine ilişkin tıbbi kayıt ve belgelere ise ulaşılamamıştır.
Davacı, Bağ-Kur sigortalılığına giriş sonrası çalışma gücünün 2/3’sini kaybederek malül hale geldiğini beyanla; çalışma gücünün 2/3’sini kaybettiğinin ve 12.03.1999 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, yasal prosedür tamamlanmadan Yüksek Sağlık Kurulundan alınan rapor gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Kanunun “Malûllük” başlığını taşıyan 28’inci maddesinde; bu Kanunun uygulanmasında çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği belirlenen sigortalının malûl sayılacağı, sigortalıların hangi hallerde çalışma gücünün en az üçte ikisini kaybetmiş sayılacaklarının, sağlık işlemlerine ilişkin yönetmelikteki esaslara göre saptanacağı belirtildikten sonra, “Raporlar” başlıklı 56’ncı maddesinde; malûllük durumunun saptanmasında, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Üniversiteler ve Kamu İktisadi Teşebbüslerine ait hastanelerin sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas alınacağı, bu raporların, Kurumca oluşturulacak sağlık kurulunda değerlendirileceği, anılan raporlar üzerinde Kurumca verilen karara ilgililer tarafından yapılan itirazın ise Sosyal Sigortalar Kurumu Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı açıklanmıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş; yukarıda ifade edilen yasal prosedür gereği, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporuna vaki sigortalının itirazı nedeniyle, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak Adlî Tıp Kurumundan rapor alınmalı (Davacının 12.02.2013 günlü dilekçeyle, Adli Tıp Kurumu’nun ara kararlarının yerine getirilmesine yönelik mahkeme kararlarının tamamını yerine getiremeyeceğini bildirmiş olması karşısında, en azından yerine getirilebilen ara kararlara ilişkin ilgili tıbbi kayıt ve belgeler de dikkate alınmak suretiyle mevcut duruma göre Adli Tıp Kurumundan rapor istenmelidir), alınacak Adli Tıp Kurumu raporuyla Yüksek Sağlık Kurulu raporu arasında çelişki oluşursa, üst düzeydeki bu kuruluşlar arasındaki görüş farklılığı Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan alınacak raporla giderilmeli ve böylece varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece,bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.