YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20604
KARAR NO : 2014/6619
KARAR TARİHİ : 24.03.2014
Mahkemesi : Ortaköy Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 17.04.2013
No : 2010/424-2013/136
Davacı, davalı Köyde 1996 tarihinden itibaren köy bekçiliği yaptığı iddiası ile davalı tarafça bu sürede kuruma bildirilmeyen sürelerinin sigortalı çalışma olarak tespitini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okundu. Davacı vekili tarafından, duruşma talebinde bulunulmuş ise de, temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Davaya konu somut olayda, davacı, 1996 tarihinden beri davalı Köyde bekçilik yaptığının tespitini talep etmiş olup dosyanın tetkikinde, köy karar defteri fotokopilerinin mevcut olduğu ancak 1980 – 2003 yılları ile 2003-2009 yılları arası defter sayfalarının bulunmadığı, dinlenen tanık beyanlarına göre, davacının, 15-20 yıldır köyde bekçilik yaptığını, köyün suyunu koruma, köye gelen gidenle ilgilenme, muhtarın emrinde çalışma gibi görevlerinin bulunduğunu ayrıca ücretinin de köylülerden toplanarak köy ihtiyar heyeti tarafından, 3-4 taksitle davacıya ödendiğini, son 2-3 yıldır okulda hademelikte yaptığını belirttikleri, Köy Okulu’nun sunduğu yazıda, davacının çalıştığına dair bir belgenin mevcut olmadığı ancak davacıya 10.10.2008-27.03.2009 tarihler arasında çeşitli zamanlarda ödemelerde bulundukları buna ilişkin gider makbuzlarını da dosyaya ibraz ettikleri anlaşılmıştır. Mahkemece, yazılı delil bulunmadığından ispatlanamadığı sebeple davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir
Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olup, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekeceği yönündeki ilke gereğince; Mahkemece, verilen red kararının gerekçesinin yerinde olmadığı, hizmet tespit davasının şöyle ki çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabileceği kaldi ki dosya içeriğinde, davacı lehine deliller bulunduğu dikkate alınarak davacının kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla, çalışmaları ile ilgili tüm belgeler ile köy karar defterinin tamamı denetime elverişli şekilde eksiksiz olarak davalı Kurumdan ve Köy Muhtarlığından getirtilip incelenerek bu konuda davacıya yapılan kayıtlı ödemelerin olup olmadığının araştırılması, iş bu belgelerden davacının imzasını içerenler yönünden imzanın aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkâr edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan, yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delillerinin sorulması, davacının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı, bu çalışmalara ilişkin kurum tespitleri (müfettiş veya yoklama memuru raporları, mahalli denetim tutanakları, yoklama fişleri v.s) sorularak celbedilmeli varsa işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenilen tanık anlatımları ile işbu davada bilgi ve görgülerine başvurulan tanık beyanları karşılaştırılarak varsa çelişkiler giderilmeli, Jandarma vasıtasıyla araştırma yapılmalı, Kaymakamlıktan silah alıp almadığı, sorulmalı, köy muhtarlığı ve azalığı yapan kişiler ile res’en tespit edilecek tanıkların bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davacının gösterdiği tanıklar ile yetinilmeyerek, res’en araştırma ilkesi gereği, çalışmanın varlığı,sürekliliği ve süresi yöntemince araştırılmalı ve toplanan tüm kanıtlar yeniden değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.