Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/2035 E. 2013/17988 K. 01.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2035
KARAR NO : 2013/17988
KARAR TARİHİ : 01.10.2013

Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın tüzel kişiliği haiz Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesine karşın, karar başlığında tüzel kişiliği ve aktif husumet ehliyeti bulunmayan … yazılmasına ilişkin yanlışlık, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 304. maddesi uyarınca mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Davacı, 01.01.1981 – 31.12.1997 tarihleri arasında davalı işveren konumundaki Orman Genel Müdürlüğü’ne ait iş yerinde, kesim, dikim, çapalama ve aralama işinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tespitini istemiştir.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduklarından özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak, kanıt toplanabileceği de, göz önünde bulundurulmalıdır.
Kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılanların kayıtlara geçirilip, ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Kamu kurum ve kuruluşlarında gerçekleşen hizmete ilişkin olarak, Kuruma aktarılmasa dahi işveren tarafından ödenen ücret üzerinden sigorta primi kesintisi yapılması halinde hak düşürücü süre işlemez.
Davaya konu somut olayda; Mahkemece, davacının 1.12.1983-30.08.1994 tarihleri arasında mevsimlik işçi olarak çalıştığı, bildirimlerinin yapılmayarak primlerinin ödenmediği, davanın açıldığı tarih dikkate alındığında beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma ile toplanan kanıtlar karar vermeye elverişli değildir.
Bu çerçevede, davalı idarede şoför olarak görev yapan davacı tanığının, dava konusu çalışmaların bir deftere kişi-gün olarak kaydedildiği ve işlerin yapıldığı bölgeye kendisinin giderek ücretleri imza karşılığı ödediğine dair net, ayrıntılı beyanı, orman muhafaza memuru olarak halen davalı idarede görev yapan diğer davacı tanığının da, davacının posta çavuşu olduğu ve başka şefliklerde de çalıştığı beyanları karşısında, davacı da dinlenilmek suretiyle talebe konu tüm dönemleri kapsayacak şekilde ücret ödeme bordroları ve dört aylık sigorta prim bordroları getirtilmeli; getirtilecek bordroların, Kuruma intikal edip etmediği, etmemiş ise nedenleri, kayıtlarda görünmeyen çalışmaların hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu gereğince ve yeterince araştırılmalı, ücret ödenmesine ve prim kesilmesine karşın davacının davalı Kuruma bildirimi yapılmayan çalışması olup olmadığı belirlendikten sonra uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme sonucu, hak düşürücü sürenin geçirildiğini belirten bilirkişi raporu dayanak alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine 1.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.