Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/20339 E. 2014/6416 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20339
KARAR NO : 2014/6416
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

Mahkemesi :Isparta İş Mahkemesi
Tarihi :08.05.2013
No :2010/155-2013/201

Davacı, yaşlılık aylığı başvurusunun reddine ilişkin Kurum işleminin iptalini ile 1980-2008 yılları arası 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresinin belirlenmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, taraflar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
1479 sayılı Yasa kapsamındaki zorunlu sigortalılığın “Marangoz” faaliyetinden ve oda kaydına dayalı olarak 20.12.1981 tarihli tescille başladığı, 25.12.1980-30.12.1983 ve 28.04.1987-31.12.2008 tarihleri arası tescile esas Oda kaydının, 25.08.1980-31.05.1983 ve 15.01.1987-29.12.2008 arası vergi kaydının, 02.06.1987-08.03.2006 ve 07.12.1993-07.01.2009 arası sicil memurluğu kaydının bulunduğu; anılan kuruluş kayıtlarına göre sigortalılık süresinin 20.12.1981-31.05.1983 ve 15.01.1987-29.12.2008 tarihleri arası 23 yıl 4 ay 26 gün olarak belirlenmiş; emekli olacağı tarihin bildirilmesine ilişkin 22.02.2010 günlü 20.12.1963 doğumlu davacı dilekçesine verilen cevabi yazı ile “23 yıl 4 ay 26 gün sigortalılığın bulunduğu, 25 tam yıl hizmet süresi ve 48 yaşın ikmali halinde emeklilik isteminin değerlendirileceği” bilgisi üzerine de eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 20.12.1981-31.05.1983 ve 15.01.1987-29.12.2008 tarihleri arası 23 yıl 4 ay 26 gün kurumca kabul edilen sigortalılık ile, 05.07.1983-05.03.1985 tarihleri arası 1 yıl 8 ay askerlik borçlanma süresi dahil toplam 25 yıl 26 gün Bağ-Kur sigortalılık süresinin bulunduğu; 01.06.1983-04.07.1983 ve 06.03.1985-14.01.1987 tarihleri arası dönemde ise Bağ-Kur sigortalısı sayılamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
a) Mahkemenin, 01.06.1983-04.07.1983 tarihleri arası döneme ilişkin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 üncü ve 25 inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, Kanunun 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 24 üncü maddenin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında; diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; esnaf ve sanatkârlar, tüccar, sanayici ve borsa ajan ve acenteleri, mimar ve mühendisler, sigorta prodüktörleri ve eksperleri, eczacılar, tabipler, veterinerler, gümrük komisyoncuları gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar ile kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunanların sigortalı sayılacağı belirtilmiş; anılan madde 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilerek kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunanlar kapsamdan çıkarılıp yerine esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar sigortalı olarak kabul edilmiş; 01.10.2008 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın sigortalı sayılanları düzenleyen 4’üncü madde hükmü de, ticari veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usülde gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olup esnaf veya sanatkar siciline kayıtlı olanların.., aynı yasanın 4/1-b madde kapsamında sigortalı sayılacağını öngörmüştür.
Kural olarak, 1479 sayılı Kanunda yapılan bu değişiklikler, değişiklikten önceki madde hükümlerinin öngördüğü koşullara sahip sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırıcı etkiye sahip olmayıp, bu kişilerin sigortalılık nitelikleri geçerliliklerini korumaktadır ve anılan düzenlemeler, yürürlük tarihinden itibaren sigortalılık niteliği kazananlar yönünden kayıt ve koşullar içermektedir. Başka bir anlatımla, yeni düzenlemeler, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra ilk kez kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır ki, buna aykırı bir düşünce, yasaca ve hukukça kabulü olanaksız olan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak niteliğindedir.

Somut olayda, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık tescilinin, aynı yasanın 24.ve 25.Maddelerinde değişiklik öngören ve 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa sonrası 20.12.1981 tarihi olması karşısında, uyuşmazlığa konu 01.06.1983-04.07.1983 tarihleri arası dönemde, davacının kendi nam ve hesabına çalışma olgusunun varlığı usulünce araştırılmalı ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
b) Öte yandan mahkemece, hükmün gerekçesinde 05.07.1983-05.03.1985 tarihleri arası 1 yıl 8 ay askerlik borçlanma süresiyle birlikte toplam 25 yıl 26 gün Bağ-Kur sigortalılık süresinin bulunduğu ifade edilmiş ise de; davacıya ait sicil dosyası içeriği ile davalı Kurum’un 30.11.2012 günlü yazısına göre, 12.01.2010 günlü borçlanma talebi üzerine belirlenen borçlanma tutarının 20.01.2010 gün ve 566741 sayılı yazı ile bildirilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığının belirtilmesi karşısında, söz konusu askerlik borçlanma bedelinin ödenip ödenmediği usulünce araştırılmalıdır.
c) Diğer taraftan, emekli olacağı tarihin bildirilmesine ilişkin 22.02.2010 günlü davacı dilekçesi bir tahsis başvurusu niteliğinde değil ise de, yaşlılık aylığı başvurusunun reddine ilişkin kurum işleminin iptalinin davaya konu yapılmış olması da gözetilerek, yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin davacı istemin bulunup bulunmadığı davacıdan sorularak usulünce açıklığa kavuşturulmalıdır. Tahsis isteminin varlığı halinde ise; kabul ve tespite konu tüm 1479 sigortalılık süresine ilişkin olarak prim borcunun bulunup bulunmadığı davalı kurumdan sorularak belirlenmeli, bulunması halinde verilecek mehille ödenmesi sağlanmalı; keza, yapılan araştırma sonucu askerlik borçlanma bedelinin ödenmediği anlaşılırsa, verilecek mehille davalı Kuruma askerlik borçlanmasının yapılması sağlanmalı, böylece tahsis şartlarının varlığı yeniden ve usulünce değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç :Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 20.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.