YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20219
KARAR NO : 2014/6509
KARAR TARİHİ : 21.03.2014
Mahkemesi : Düzce İş Mahkemesi
Tarihi : 30.05.2013
No : 2011/890-2013/449
Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık sürelerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtilen gerekçe ile isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Kurum tarafından, 07.11.1984 – 11.03.1986, 19.01.1988 – 27.04.1989 tarihleri arasında zorunlu, ayrıca prim ödemeleri nedeniyle, 01.04.1992 – 31.05.1992, 01.01.1996 – 28.02.1996, 01.06.1997 – 31.07.1997, 01.09.1998 – 28.02.1999 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı sayılan davacı, 29.04.1983 – 10.08.2005 tarihleri arasında zorunlu sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş; Mahkemece, davacının 22.03.1985 – 02.08.2003 tarihleri arasında sigortalı olduğuna karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25 inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, Kanunun 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 24 üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden muaf olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur.
Dosyadaki belgelerden, davacının 07.11.1984 – 11.03.1986 tarihleri arasında kahvehane işletmesi, 19.01.1988 – 27.04.1989 tarihleri arasında nakliye işi nedeniyle vergiye, şoförlük ve kahvehane işletmesi nedeniyle 31.12.1984 – 27.12.1996 tarihleri arasında sicile, 21.01.1985 – 15.05.1991 tarihleri arasında kahvehane işi nedeniyle odaya, 29.04.1983 – 10.08.2005 tarihleri arasında da Akçakoca Şoförler ve Otomobilciler Odasına kaydının bulunduğu, sicil müdürlüğüne verdiği 27.12.1996 tarihli dilekçesinde; faaliyetini terk edip, oda kaydını sildirdiğini beyan ederek, sicil kaydının da silinmesini istediği görülmüştür.
Davacının, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının bulunduğu 27.12.1996 tarihine kadar olan dönem için mahkemenin kabulü yerindedir. Ne ki, davacının A. Ş. ve O. O. kaydının, vergi kaydı silinmiş olması nedeniyle, oda yönetimi tarafından 10.08.2005 tarihi itibarıyla resen silinmesine karar verildiği gözetildiğinde, 27.12.1996 tarihi sonrası süre yönünden kabulün eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının, 27.12.1996 – 02.08.2003 tarihleri arası döneme ilişkin olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının varlığı, kendisi veya başkası adına kayıtlı araçla sürdürüp-sürdürmediği, oda hazirun listesi, aidat ödemeleri, emniyetten adına kayıtlı araç varlığı araştırılıp, tanık beyanı vs ile incelenerek kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, isabetsiz bulunmuştur.
Kabule göre de; hüküm, tespitine karar verilen süre yönüyle, kısmen kabule ilişkin olup; Mahkemece, davanın kısmen reddi nedeniyle, yargılama gideri oranlanıp, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.