Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/2011 E. 2014/8534 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2011
KARAR NO : 2014/8534
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

Mahkemesi : Ankara 15. İş Mahkemesi
Tarihi : 25.12.2012
No : 2012/380-2012/1438

Davacı, eksik hesaplanan ölüm aylığı miktarının tespiti ile ödenmeyen aylık farklarının faizi tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesinin “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü karşısında, davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasanın 42 ve Geçici 11. maddesidir.
09.06.1982-19.04.2006 tarihleri arasında kesintisiz 23 yıl 10 ay 10 gün 1479 sayılı Yasaya sigortalılığı bulunan davacının murisinin, 19.04.2006 tarihinde vefatı sonrası davacıya 01.05.2006 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, sigortalık süresinde, sigortalılık basamakları ve basamakta bekleme sürelerinde taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
1479 sayılı Yasanın 42. Maddesinde, “Sigortalının ölümü halinde, hak sahibi kimselerine bağlanacak aylığın saptanmasında,

d) (Değişik: 25/8/1999 – 4447/30 md.) Sigortalının beş tam yıl prim ödemekle beraber, yirmi beş tam yıldan az prim ödemeden ölümü halinde, yirmi beş tam yıl prim ödemiş olanlar gibi, 36 ncı maddeye göre hesaplanacak aylık, (3)

Esas tutulur.” hükmüne yer verilmiş, 45. maddede de, 42. maddeye göre saptanacak aylığın %25‘i oranında aylık bağlama şartlarını taşıyan çocuklara aylık bağlanacağı, hak sahibi eş ve çocuklara yapılacak tahsisin toplamının, sigortalıya ait aylık tutarını geçemeyeceği, bu sınırın aşılmaması için, gerekirse, hak sahibi kimselerin tahsis miktarlarından orantılı olarak indirime gidileceği hüküm altına alınmıştır.
01.01.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Yasanın 39. maddesi ile 1479 sayılı Yasaya eklenen Geçici 11. maddede, sigortalının aylığının “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olanlara bağlanacak yaşlılık aylığı;
a)Sigortalının, aylık başlangıç tarihindeki toplam sigortalılık süresi esas alınarak, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce bulunduğu gelir basamağının aylık başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan gelir tablosundaki değeri üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki hükümlere göre hesaplanan aylığının, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sigortalılık süresinin toplam sigortalılık süresine orantılı olarak hesaplanan tutarı ile,
b)Sigortalının, bu Kanunun yürürlük tarihi ile aylık başlangıç tarihi arasında aylar itibariyle prim ödediği gelir basamaklarının bu basamaklardaki prim ödeme süreleri de dikkate alınarak, aylık başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan gelir basamakları üzerinden hesaplanacak ağırlıklı ortalamasının, aylık başlangıç tarihindeki toplam sigortalılık süresi esas alınmak suretiyle bu Kanunun 36 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre bulunacak aylık bağlama oranı üzerinden hesaplanan aylığın, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra geçen sigortalılık süresinin toplam sigortalılık süresine orantılı olarak hesaplanan tutarı,” toplamı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Bu yasal düzenlemeye göre; A aylığının hesap formülü;
01.01.2000 tarihindeki basamağının
(01.07.2003) Gelir tablosu karşılığı
A Aylığı = Aylık gelir tutarı x ABO x 1.1.2000 öncesi hizmeti
Toplam hizmetleri

Keza B aylığının hesap formülü de;

B Aylığı= Ağırlıklı Ortalama x ABO x 1.1.2000 sonrası hizmeti
Toplam Hizmetleri
şeklinde olacaktır.

Aylık hesabında esas alınacak aylık bağlama oranlarının belirlenmesinde ise, 01.01.2000 öncesi için 1479 sayılı Yasanın geçici 11. maddesi yollaması ile mülga 36. maddenin “Yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalılara en son prim ödediği gelir basamağında en az bir tam yıl prim ödemesi koşuluyla bulunduğu basamağın % 70’i oranında aylık gelir hesaplanır. Bulunduğu gelir basamak primini bir yıl ödememişse, bir önceki basamak üzerinden aylık gelir hesaplanır. Bu oran 25 yıldan fazla prim ödenmiş olması halinde fazla olan her tam yıl için % 1, kadın ise 50, erkek ise 55 yaşlarından sonra sigortalılığa devamda, fazla olan her tam yaş için de ayrıca % 1 artırılır.” hükmü gözetilmeli, 01.01.2000 sonrası aylık bağlama oranının belirlenmesi için ise, 4447 sayılı Kanunla değişik anılan maddenin “Aylık bağlama oranı, sigortalının toplam sigortalılık süresinin ilk on tam yılının her bir yılı için %3,5 takip eden onbeş tam yılın her bir yılı için %2 ve yirmibeş yıldan fazla her bir tam yıl için %1,5 oranlarının toplamıdır.” hükmü nazara alınmalıdır.
Bu şekilde belirlenecek aylık bağlama oranları ile hesap edilen A ve B aylıklarının toplamı, 01.07.2003 tarihi itibarıyla aylık miktarını oluşturur. Bu aylığın, 4784, 5073, 5282, 5454 ve 5565 sayılı Yasalarla getirilen artırım ve sosyal destek ödemesiyle güncellenmesi suretiyle davacının murisinin ölüm tarihindeki aylığı hesap edilmeli ve bu aylığa göre davacıya bağlanması gereken ölüm aylığı tutarı belirlenmeli, davalı Kurumdan, 01.05.2006 tarihi itibariyle davacıya bağlanan aylığın ek ödeme tutarlarını da gösterir aylık bağlama tablosu celp edilerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular birlikte gözetilerek, usulünce yeniden alınacak bilirkişi raporuyla, dava konusu istem yeniden değerlendirilerek, yapılacak yargılama sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen ilkelere uygun olmayan hatalı bilirkişi raporu esas alınarak, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.