Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/20106 E. 2014/6880 K. 25.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20106
KARAR NO : 2014/6880
KARAR TARİHİ : 25.03.2014

Mahkemesi : İzmir 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 20.06.2013
No : 2011/756-2013/256

Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı Kurum işleminin iptali, aylığın yeniden bağlanması ve alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, aylığın kesilmesine yönelik Kurum işleminin yerinde olmadığının tespiti ile alacağın tahsiline karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya, 10.02.2008 tarihinde vefat eden eşi F. K.’ten dolayı 22.02.2008 tarihinden itibaren 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre hak sahibi eş sıfatıyla ölüm aylığı bağlandığı, 25.05.2010 tarihinde evlenmesi nedeniyle 22.06.2010 tarihi itibariyle aylığın kesildiği, 12.01.2011 tarihinde boşanan davacının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle 02.02.2011 tarihli tahsis talebine istinaden yeniden bağlanan aylığın, davalı Kurumca 22.10.2008 tarihi itibarıyla kesilerek, 22.02.2011-21.07.2011 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, borcun davacı tarafından Kurum hesabına yatırıldığı anlaşılmaktadır.
506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, hükmün Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, Anayasa Mahkemesi’nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 Esas – 2011/70 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.
Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa’nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin banka hesaplarında yer alan adres hareketleri tarihleriyle birlikte istenilmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, uyuşmazlık konusu dönemde boşanan eşlerin kayıtlı oldukları yerde görev yapmış/yapmakta olan, mahalle/köy muhtar ve azalarından kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle, “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Kuşkusuz, hak sahibine, eylemli birlikteliğin sona erdiği tarihten itibaren, diğer koşulların da varlığı durumunda gelir/aylık bağlanabileceği kabul edilmelidir.
İnceleme konusu davaya ilişkin olarak ise; Kurum işleminin dayanağını teşkil eden denetim raporunda ve yargılama aşamasında tanıklıklarına başvurulan komşuların beyanları değerlendirilmeli, boşanan eşlerin adresleri olan “D. Mah. …/…. Sok. No: … N. Karşıyaka/İzmir, K. Mah. …/… Sok. No: … A.-Bornova/İzmir, A. Mah. … . Sok.No…. Ç. Beldesi-Dikili/İzmir” adreslerinde geniş kapsamlı emniyet araştırması yaptırılmalı ve muhtarlık kayıtları celbedilmeli, muhtar ve azaların beyanlarına başvurulmalı, dava konusu dönemde medula sistemi ile banka kayıtlarındaki adresler istenilmeli, mahkeme gerekçesinde yer alan ve davacının eşine kötü muamelede bulunduğunun tanığı olarak kayıtlara geçen F. E. dinlenilmeli, davacının, boşandığı eşinin, yeniden başka biri ile evlenmesine ilişkin kayıtlar celbedilmeli, böylelikle, “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.