YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19766
KARAR NO : 2014/2923
KARAR TARİHİ : 17.02.2014
Mahkemesi : Çaycuma 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 15.07.2013
No : 2006/401-2013/633
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan, mülga 506 sayılı Kanun’un 79/10 hükmü uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re’sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; davacı, 01.06.1998- 01.02.2002 tarihleri arasında davalı işyerinde kesintisiz çalıştığının tespitini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının, 27.12.1998- 01.02.2002 tarihleri arasında davalı işyerinden bildirilen 07.05.1999- 10.05.1999 tarihleri arasındaki 3 günlük sürenin dışlanması sureti ile davalı işyerinde kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma hüküm kurmaya elverişli ve yeterli değildir.Davacının, davalı işyerinden bildirilen 3 gün dışında, 01.01.2001 tarihinden itibarin dava dışı 201225 sicil nolu işyerinden bildirilen 240 gün çalışması bulunmaktadır.
Mahkemece, re’sen araştırma ilkesi doğrultusunda, uyuşmazlığa konu dönemin tamamını kapsar şekilde çalışması bulunan bordro tanıkları re’sen belirlenerek beyanlarına başvurulmalı; talep edilen döneme ilişkin bordro tanıklarına ulaşılamadığı takdirde sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren, ya da, bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyasının varlığı araştırılarak celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanık anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanık anlatımları karşılaştırılmalı, varsa, çelişki giderilmeli, sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; işyerinde Kurum tarafından yapılmış tespit ve müfettiş raporu bulunup bulunmadığı araştırılmalı, çalışmanın tam zamanlı olup olmadığı, aynı anda iki işyerinde birden çalışmasının mümkün olup olmadığı, işin ve işyerinin kapsamı gözetilerek belirlenmeli, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; 506 sayılı Kanunun 60/G maddesinde “bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilir” hükmü öngörülmüştür. Maddedeki “malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanlar” sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tâbi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan davacının, aynı Kanunun geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir. Bu nedenle, 10.04.1982 doğumlu olan davacı yönünden tespite konu sürenin bir kısmının davacının 18 yaşını ikmal ettiği 10.04.2000 tarihinden öncesine ilişkin olduğundan, çalışmalarının, sadece prim ödeme gün sayısına dâhil edileceği hususunun hükümde gözetilmemesi, davalılar lehine 2013 yılı AAÜT’ne göre hesaplanan 1320 TL vekalet ücreti yerine, 1200 TL. vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı E.. K..’a iadesine, 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.