Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/19681 E. 2014/7153 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19681
KARAR NO : 2014/7153
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

Mahkemesi : İzmir 12. İş Mahkemesi
Tarihi : 19.07.2013
No : 2013/238-2013/460

Türk vatandaşlığından izinle çıktığını belirten davacı, Kurum’un borçlandırmama işleminin iptali ile, yurt dışında geçen sürelerini 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmek üzere 3201 sayılı Yasa gereğince borçlanabileceğinin ve Alman R. Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dosyadaki belgelerden, 03.12.2012 tarihli taleple yurtdışında geçen süreleri 3201 sayılı Kanuna göre borçlanmak isteyen davacının talebinin, Mernis kaydına göre Türk Vatandaşlığından çıkmasına izin veren Bakanlar Kurulu’nun 09.02.2002 tarih ve 4737 sayılı kararı sonucu vatandaşlıktan çıkma belgesinin verildiği 26.03.2003 tarihi itibarıyla Türk Vatandaşlığını kaybetmiş olup, borçlanma talep tarihinde Türk Vatandaşı olmaması nedeniyle kabul edilmediği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinde, Türk Vatandaşı olmayan davacının, yurtdışında geçen süreleri 3201 sayılı Kanuna göre borçlanıp-borçlanamayacağı bulunmakta olup; Mahkemece, bu husus gözetilmeden borçlanılan sürenin 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesinde olup-olmayacağı ve sigorta başlangıcına esas alınıp-alınmayacağı ile sınırlı tartışılarak karar verilmiştir.
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201 sayılı Kanunun 1. maddesinin değişiklikten önceki hali, “18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarının yurt dışında geçen ve belgelendirilen çalışma süreleri, bu çalışma süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ve yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, 2. maddede belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim, kesenek ve karşılık ödenmemiş olması ve istekleri halinde bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” şeklinde iken; 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanunun 79. maddesi ile yapılan değişiklikle, “Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile, yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanunun tanımlar başlıklı 2. maddesinin “c fıkrasında” sürelerin değerlendirilmesi kavramı, ”Türk vatandaşlığına haiz olanların 1. maddede belirtilen sürelerinin istekleri halinde değerlendirilmesi” olarak tanımlanmıştır. Anılan Kanunun önceki Uygulama Yönetmeliğinin 2. maddesi, “Bu Yönetmelik hükümleri, ikili veya çok taraflı sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın yabancı bir ülkede, Türk vatandaşı olarak çalışmış, çalışan veya çalışacaklar ile gerek borçlanma ve gerekse aylık alma sürelerinde Türk vatandaşı olanları kapsar.” şeklinde iken; 06.11.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 2. maddesinde ise, “Bu Yönetmelik, ikili veya çok taraflı sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın yabancı bir ülkede geçen sigortalılık veya ev kadını sürelerinde ve borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olanları kapsar.” düzenlemesine yer verilmiştir. Halen yürürlükte olan Uygulama Yönetmeliğinin borçlanma kapsamındaki süreleri düzenleyen 6. maddesinin 2–b bendine göre de, “Türk vatandaşlığının kazanılmasından önce veya Türk vatandaşlığının kaybedilmesinden sonra yurtdışında sigortalı veya ev kadını olarak geçen süreler,… borçlandırılmaz.”
11.02.1964 tarih ve 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 06.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 29.06.2004 gün ve 5203 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile değişik 29. maddesinde, “Bu Kanun gereğince Türk vatandaşlığını kaybeden kişiler, kayıp tarihinden başlayarak yabancı muamelesine tâbi tutulur. Ancak, doğumla Türk vatandaşı olup da, İçişleri Bakanlığından vatandaşlıktan çıkma izni alanlar ve bunların vatandaşlıktan çıkma belgesinde kayıtlı reşit olmayan çocukları; Türkiye Cumhuriyetinin millî güvenliğine ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, askerlik hizmetini yapma yükümlülüğü ve seçme-seçilme, kamu görevlerine girme ve muafen araç veya ev eşyası ithal etme hakları dışında, sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak ve bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tâbi olmak şartıyla Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam ederler.” denilmiş; aynı yasal düzenlemeye 5901 sayılı yeni Türk Vatandaşlık Kanununun, çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişilere tanınan haklar başlıklı 28. maddesinde de yer verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.11.2005 tarih ve 10-492/646, 08.03.2006 tarih ve 21-6/56, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 20.11.2006 tarih ve 11422-14965, 20.06.2006 tarih ve 2251-9376, 23.03.2006 tarih ve 2215-3162, 16.10.2006 tarih ve 10610-12898 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere 3201 sayılı Kanun bir borçlanma yasası olup, Kanunun 1. maddesine ve Uygulama Yönetmeliğinin 2. maddesine göre, Türk vatandaşlarının, Türk vatandaşı olarak yurtdışında geçen çalışmalarını borçlanabilmeleri öngörülmüştür. Anılan Kanun, yurtdışı hizmet borçlanması hakkının kullanılabilmesi için çalışmanın geçtiği dönemde sigortalı ile uyrukluk ilişkisini aramaktadır. 3201 sayılı Kanunun uygulama yönetmeliğinde, borçlanma tarihinde de Türk vatandaşı olunması gerektiği belirtilmiş ise de; gerek, 12.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28. maddesinde, gerekse, önceki 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 29. maddesindeki yasal düzenlemeye yer verilerek, doğumla Türk vatandaşı olup da, Bakanlar Kurulundan vatandaşlıktan çıkma izni alanların, sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı tutulmuş olup; anılan kişilerin bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tâbi olmak şartıyla Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam edecekleri belirtilmiştir. Kanun, açıkça, çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişilerin kazanılmış haklarının korunacağını belirtmektedir.
Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır. Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar, Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi, toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez (Hukuk Genel Kurulunun 28.04.2010 tarih 2010/10-210-240 sayılı kararı).
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetildiğinde, Türk vatandaşlığından izinle çıkan ve borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşlığını haiz olmayan davacının, Türk vatandaşlığından izinle çıkmadan önce yurtdışında gerçekleşen çalışma sürelerine ilişkin borçlanma hakkının, Türk Vatandaşlık Kanunu ile kazanılmış hak sayılarak korunduğu; Türk vatandaşı olmadığı sürelere ilişkin 3201 sayılı Kanuna göre borçlanma hakkının bulunmadığı gözetilerek, davacının, borçlanma talep edilen sürelerden sadece 26.03.2003 tarihi öncesini borçlanabileceği gözetilmelidir. Mahkemenin, buna yönelik talebi değerlendirmeden karar vermiş olması, isabetsiz bulunmuştur.
2- Yurtiçi çalışması bulunmayan davacının, borçlanılacak sürelerinin 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesine göre değerlendirilmesi talebinin reddi yerindedir.
Ne ki; davacının, 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında olmak üzere sigorta başlangıcının tespitinde hukuki yararı bulunmakta olup; Mahkemenin aksine gerekçesi yerinde bulunmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; borçlanma talep tarihinde Türk Vatandaşı olma şartı aranmaksızın, Türk Vatandaşı iken yurtdışında geçen sürelerin borçlanılabileceği esas alınarak; davacıya 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında olmak üzere borçlanma bedelini ödemesi için mehil verilmeli; davacının, sigorta başlangıcının da 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında olduğunu istemesi veyahut da borçlanma bedelini ödememesi durumunda, buna ilişkin talebinin reddine karar verilmelidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.