Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/19431 E. 2014/2796 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19431
KARAR NO : 2014/2796
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

Mahkemesi :İstanbul 6. İş Mahkemesi
Tarihi :10.07.2013
No :2011/904-2013/554

Davacı, 01.06.2005 tarihinden itibaren malullük aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1-Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 28 ve 29. maddeleridir. Anılan maddede, çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği tespit edilen sigortalının malûl sayılacağı, ancak, bu Kanuna tabi sigortalılığın başladığı tarihte malûl sayılacak derecede hastalık veya arızası bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilenlerin, bu hastalık veya arızası nedeniyle malûllük sigortası yardımlarından yararlanamayacağı, sigortalıların hangi hallerde çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirmiş sayılacaklarının, sağlık işlemlerine ilişkin yönetmelikteki esaslara göre belirleneceği belirtilmiş; 56. maddede ise, malûllük halinin tespitinde, Sağlık Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Üniversiteler ve Kamu İktisadi Teşebbüslerine ait hastanelerin sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas alınacağı, anılan raporların Kurumca oluşturulacak sağlık kurulunda değerlendirileceği, raporlar üzerinde Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edildiği takdirde itirazın Sosyal Sigortalar Kurumu Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı açıklanmıştır.

1479 sayılı Kanunun 29. maddesine göre ise; çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği tespit edilen, en az beş tam yıl sigorta primi ödeyen, yazılı istek tarihi itibariyle prim ve her türlü borçlarını ödeyen sigortalılar maluliyet aylığından yararlanabilir. Anılan Kanunun 31. maddesine göre ise; malullük aylığı, malullüğün tespit edildiği tarihi takip eden aybaşından başlar.

1982-1998 yılları arasında 230 gün 506 sayılı Yasaya tabi, 01.04.2002-08.06.2005 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığı bulunan ve 18 ay askerlik borçlanması olan davacının, 11.05.2005 tarihli tahsis talebi üzerine, Kurumca maluliyeti gerektirir rahatsızlığın sigortalılığın başlangıcından önce mevcut olduğu gerekçesi ile talebin ret edildiği, mahkemece, davacının maluliyet oranı ve başlangıcı yönünden bir araştırma yapılmaksızın, Kurumca, davacıya 01.07.2011 tarihinden itibaren malullük aylığı bağlandığı gözetilerek karar verildiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, mahkemece, öncelikle, maluliyet aylığı talep tarihi itibariyle 5 tam yıldan fazla sigortalılık süresi bulunan davacının, en az 5 tam yıl prim ödeme süresine ilişkin olarak prim borcunun olup olmadığı Kurumdan sorulmak suretiyle araştırılmalı, sigortalının tedavisine ilişkin belgeler tüm içerikleriyle getirtilip, maluliyetin başlangıcı yönünden Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’ndan rapor alınmalı, anılan kurul tarafından verilen raporun, davacı Kurum açısından bağlayıcı olmasına karşın, davacının bu rapora da itiraz hakkının bulunduğu gözetilerek, itirazı halinde Adli Tıp Kurumu veya tıp fakültelerinin konuya ilişkin anabilim dalı uzmanlarından oluşturulan kurullardan rapor alınmalı, raporlar arasında çelişkinin bulunması halinde ise, Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkinin giderilmesi için rapor alınarak, sigortalının maluliyetinin başlangıcı tereddüde yer kalmayacak şekilde belirlenmeli, tahsis talep tarihi de gözetilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

2-Kabule göre de, davacıya Kurumca, 01.07.2011 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 28. maddesine dayalı olarak yaşlılık aylığı tahsis edildiğinin belirgin olması karşısında, 1479 sayılı Yasanın 57. maddesinin 1. fıkrasının “Hem malullük hem de yaşlılık sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanan sigortalıya bu aylıklardan yüksek olanı, aylıklar eşitse yalnız yaşlılık aylığı bağlanır.” hükmü ile 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin 1. bendinin “Hem malûllük hem de yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan yüksek olanı, aylıklar eşitse yalnız yaşlılık aylığı, … bağlanır.” hükmü gözetilerek, davacıya 01.07.2011 tarihinde bağlanan yaşlılık aylığı miktarı ile aynı tarihte ödenmesi gereken malullük aylığı miktarı Kurumdan sorulup belirlenerek, anılan tarihten itibaren yukarıda zikredilen yasal düzenlemeler çerçevesinde ödenmesi gereken aylık türü tespit edilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, 01.07.2011 tarihinden itibaren hem malullük hem de yaşlılık aylığı tahsisine yol açacak şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.