Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/19427 E. 2014/1167 K. 23.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19427
KARAR NO : 2014/1167
KARAR TARİHİ : 23.01.2014

Mahkemesi :İzmir 8. İş Mahkemesi
Tarihi :04.04.2012
No :2009/669-2012/138

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalılardan P.. B.. ve Z.. B.. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 14.12.2001 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalı İ.. İ..’e bağlanan gelirler ile yapılan harcamalardan oluşan sosyal sigorta yardımlarının 506 sayılı Kanun’un 26/2’inci maddesi uyarınca kazaya neden olan kusurlu sürücünün mirasçıları ile aracını zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında sigortaladığı iddia edile sigorta şirketinden rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalılar Paşa ve Z.. B.. yönünden kabulüne diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
1- Ölüm tarihinde yürürlükte bulunan Türk Kanunu Medenisi’nin 545 ve 01.01.2002 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605’inci maddesinde de eski hükme paralel olarak, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri düzenlenmiş; ölümü halinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş olması halinde mirasın reddedilmiş sayılacağı belirtilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 16.04.2008 gün ve 4-332-336 sayılı ilamında belirtildiği üzere; mirasın anılan reddi “hükmi red” olarak isimlendirilmektedir. “Hakiki redde” süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu “hükmi reddin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması, ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610’uncu maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.
Somut olayda; zararlandırıcı sigorta olayının oluşumunda tam kusurlu olduğu anlaşılan muris T.. B..’ın en yakın mirasçıları oldukları belirlenen anne ve babası Paşa ve Z.. B.. ile kardeşleri K.. D.., İnan ve M.. S.. B..’a husumet yöneltilerek dava açılmıştır. Mahkemece, Paşa ve Z.. B.. yönünden dava kabul edilirken, diğer davalıların mirasçı olmadığından bahisle haklarındaki davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, Paşa ve Z.. B.. vekili tarafından ibraz edilen Alanya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 17.12.2008 tarih, 10 / 17 sayılı kararı ile terekenin borca batık olduğuna hükmedildiği anlaşıldığından; söz konusu kararın dosyası da getirtilmek suretiyle yöntemince yapılacak araştırma sonrasında aksinin davacı Kurum tarafından ispat edilememesi halinde davalıların murisin tazmin borcundan sorumlu olmadıkları nazara alınmalıdır.
2- Mahkemece, davaya konu trafik kazasında, sürücü T.. B..’ın kullandığı 35…… plaka numaralı araçla ilgili zorunlu mali sorumluluk sigortasına ilişkin poliçe bulunmadığı gerekçesiyle davalı sigorta şirketi yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; poliçenin varlığı yeterince araştırılmamıştır.
Davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun açıklığa kavuşturulması için, kazaya karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında sigortalayan sigorta şirketi ve kaza tespit tutanağındaki poliçe numarası aracın kayıtlı olduğu Trafik Tescil Müdürlüğü, araç maliki ve Türkiye Sigorta ve R… Şirketleri Birliğinden sorulmalı, bildirilecek numaraya göre poliçe davalı sigorta şirketinden celbedilmeli, buna rağmen poliçe elde edilemez ve sigorta şirketinin poliçeyi ibraz etmekten çekindiği kanaatine varılırsa, sigorta şirketinin kayıtları üzerinde trafik ve sigorta mevzuatından anlayan bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak sonucuna göre davalı sigorta şirketinin sorumluluğu belirlenmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ile davalılardan P.. B.. ve Z.. B.. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan P.. B.. ve Z.. B..’a iadesine, 23.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.