YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19376
KARAR NO : 2014/2887
KARAR TARİHİ : 17.02.2014
Mahkemesi :Gebze 2. İş Mahkemesi
Tarihi :26.03.2013
No :2008/140-2013/186
Dava, davacıya eşinden dolayı 01.04.2007 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği üzere davanın redddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının eşi sigortalı 17/11/1999 tarihinde vefat etmiş olup davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 65 ve devamı maddeleridir. Ölüm sigortasından aylık bağlama şartlarına ilişkin 66/c. maddesinde, “toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş durumda ölen sigortalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanacağı” düzenlenmiş iken, Anayasa Mahkemesinin 06.01.2005 gün ve 2001/479 – 2005/1 sayılı kararı ile anılan hükmün “veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün” bölümünün Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi üzerine, 12/12/2006 tarihli ve 5561 sayılı Kanunun 1.maddesi ile 66. maddenin “c” bendi yeniden düzenlenmiş ve böylece sigortalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanabilmesi için, 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinde en az 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş durumda ölmüş olma koşulu getirilmiştir. Aynı kanunun 3. maddesi ile 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 93. madde ise, 66. maddesinin (c) bendinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu değişiklikle öngörülen şartları yerine getiren sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemi başından geçerli olmak üzere başlatılacağını düzenlemiştir.
Davaya konu somut olayda mahkemece davacının eşinin 5 yıllık sigortalı olma koşulu bulunmadığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmış ise de, yapılan araştırmanın yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Dava dosyasındaki 1979 ve 1980 yıllarına ait olduğu anlaşılan hizmet erbabı dönem bordrolarının irdelenerek ve davacıya hangi iş nedeniyle bu belgelerin verildiği ve kimin yanında çalışma iddiasının olduğu da açıklattırılmak suretiyle okunaklı bir suretinin eklenerek kurumdan varlığı araştırılmalı, çalışmasına ilişkin bilgi veya belgeye rastlandığı takdirde, davacının 5 yıllık sigortalılık süresinin ve aynı zamanda prim gün sayısının değişebileceği de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 17/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.