Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/19366 E. 2014/9043 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19366
KARAR NO : 2014/9043
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

Mahkemesi : Ankara 14. İş Mahkemesi
Tarihi : 21.05.2013
No : 2012/152-2013/268

Türk Vatandaşlığından izinle çıkan davacı, yurtdışında geçen sürelerden 20 yıl (=7200 gün) karşılığı süreyi borçlanabileceğinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanı kısman kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İzinle vatandaşlıktan çıkmasına karar verilenler, vatandaşlıktan çıkma belgesinin verildiği tarihte Türk vatandaşlığından çıkmış olur. Mahkemenin, borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olma şartı aranmaksızın, Türk vatandaşı olunan dönemle sınırlı olarak 3201 sayılı Yasaya göre borçlanılabileceğine ilişkin kabulü yerinde bulunmuştur. Ne ki, dosyadaki belgelerde 08.10.1999 tarih ve 13480 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile vatandaşlıktan çıkmasına izin verildiği anlaşılan davacıya, vatandaşlıktan çıkma belgesinin verildiği tarih bulunamamış olup; Mahkemece, nüfus idaresinden davacının Türk vatandaşlığından çıktığı tarih sorularak şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Yine, 3201 sayılı Kanunun 1. maddesi gereği 18 yaşın doldurulmasından itibaren yurtdışında geçen süreler borçlanılabilecek olup; doğum tarihi 18.08.1967 olan davacının Almanya’da ev hanımı olarak veya çalışmaya dayalı olarak bulunduğu süreler şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece, Almanya’da bulunan süreler yeterince araştırılmadan, kararın gerekçesinde 18.08.1984 – 20.04.2000 tarihleri arası süreyi borçlanabileceği belirtilip, çelişki olacak şekilde hüküm fıkrasında 18.08.1986 – 20.04.2000 tarihleri arası sürenin borçlanılabileceğine karar verilmiş olması, isabetsiz bulunmuştur.
Ayrıca, dava dilekçesinde, 20 yıllık sürenin borçlanılabileceğinin tespiti istenilmiş, mahkemece daha az süre için tespite karar verilmiş olup, davanın kısmen kabulüne yönelik hüküm sonucu yargılama giderlerinin taraflar arasında oranlanıp, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması, isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.