Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/19187 E. 2014/9340 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19187
KARAR NO : 2014/9340
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

Mahkemesi : Gümüşhacıköy Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 26.06.2013
No : 2013/55-2013/113

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.10.2008 tarihine kadar geçen çalışmalarının göz önünde bulundurularak itibari hizmet süresinin sigortalılık sürelerine eklenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum ve davalı G.. A.. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, davalılardan G.. A.. vekilinin temyiz itirazının reddine ilişkin ek kararın davalı G.. A.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesi hükmüne göre İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların, hükmün tefhim veya tebliğinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Davalı G.. A.. yönünden temyiz süresinin gerekçeli kararın 05.07.2013 tarihli tebliğinden itibaren 8 günlük yasal sürenin son bulduğu 13.07.2013 tarihinin cumartesi gününe resmi tatil tarihine rastgelmesi nedeniyle ilk resmi gün olan 15.07.2013 tarihi pazartesi gününe kadar sürenin uzadığı, UYAP sisteminden yapılan kontrolde davalı G.. A.. vekilinin temyiz dilekçesini elektronik imzalı olarak UYAP sisteminden gönderdiği ve 15.07.2013 günü saat 16:33.24 havale tarihi olduğundan, temyiz süresinin geçtiğinden bahisle verilen 23.07.2013 tarihli ek kararın BOZULMASINA:
2-İşin esasına gelince;
Davanın, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu ancak, geçiş hükümlerini içeren aynı Yasa’nın Geçici 7. maddesi hükmünde “bu Kanun”un yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibari hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” hükmü ve genel olarak yasaların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın Ek 5. maddesidir.
506 sayılı Yasa’ya 2098 sayılı Yasa ile Ek 1. madde olarak eklenen, 3395 sayılı Yasayla kapsamı genişletildikten sonra 3520 sayılı Yasa ile Ek. 5. madde olarak numaralandırılan düzenlemeyle tanınan itibari hizmet süresi olanağından yararlanmak için, maddede yazılı fiziksel koşulların gerçekleşmesi, sözü edilen haktan yararlanmak için tek başına yeterli olmayıp,
Yasa’nın öngördüğü biçimde, işkolu ve işyeri koşullarının birlikte gerçekleşmesi zorunluluğu vardır. Yasa’nın açık hükmü ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultuda olduğu gibi; 3395 sayılı Yasa’ya ilişkin tasarının Türkiye Büyük Millet Mcclisi’nde görüşülmesi sırasında, zehirli gaz ve maddelerle çalışan başka iş kollarının da bulunduğuna işaret edilerek orada çalışanlara da aynı hakkın tanınması yönündeki öneri, konunun hazırlık çalışmasını gerektirdiği belirtilerek, bu yöndeki kapsamlı düzenleme istemi ileri tarihlere bırakılmış, bu hakkın ek olarak yalnızca gemi adamları ile azotlu gübre ve şeker sanayiinde çalışanlara tanınmasıyla yetinilmiştir (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 20.06.1987 günlü. 121. Birleşim Tutanağı, Dergi s:206-209).
Bundan başka, Ankara 1. İş Mahkemesince, sözü geçen ek maddenin alt bentlerinde yazılı koşullarla çalışan sigortalılar arasında eşitliğin sağlanması amacıyla, bu hakkın belirli işkollarına özgü biçimde ve sınırlı olarak verilmesine yol açan I. II. III ve IV. bentlerin işkolunu belirleyen ibarelerinin iptali istemiyle itiraz yoluna başvurulmuş ise de, Anayasa Mahkemesi, 02.05.1989 tarihli, 1988/51 E., 1989/18 K. sayılı kararında, “…anılan bent hükümlerinde, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı işyerlerinde çalışan sigortalıların yer almaması, belli sigortalılara hak tanıyan ve özü bakımından Anayasa’ya aykırı bulunmayan hükmün iptalini gerektirmez. Kaldı ki, diğer sigortalıların, bu haktan yararlanmaları doğrultusunda her zaman yeni düzenlemeler yapılabilir. Anayasa Mahkemesinden, ancak Anayasa’ya aykırı olan bir yasa hükmünün uygulama alanından kaldırılmasını sağlamak için iptal kararı istenebileceğine, özde Anayasa’ya aykırı düşmeyen bir kural, uygulama alanının genişletilmesi amacıyla iptal edilmeyeceğine göre; bir kısım sigortalılara hak tanıyan itiraz konusu hükmün, öteki kesimlere de aynı hakkı tanıyan tamamlayıcı yasama işlemleriyle düzeltilmesi, düzenleme eksikliklerinin bu yöntemle giderilmesi Anayasa’ya uygun ve tutarlı bir tasarruf olacaktır.” gerekçesinden hareketle, itiraz konusu hükmün Anayasa’ya aykırı bulunmadığı ve itirazın reddi gerektiği sonucuna varmıştır.
İtibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektiren olgunun sanayi kolları farklı olsa da belli, ağır, riskli ve sağlığa zararlı işlerin yapılması olduğu, bu nitelikte işleri yapan kişilerin aynı durumda olmadıklarının ileri sürülemeyeceği ve aynı hukuksal durumda bulunanların farklı kurallara tabi tutulmasının Anayasanın eşitlik ilkesine yer veren 10. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle söz konusu düzenlemede yer alan “azotlu gübre ve şeker sanayii” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 27.03.2007 taıilı 26475 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 04.10.2006 tarihli ve 2002/157 Esas 2006/97 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ise de, Anayasa’nın 153/5. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ilkesi de gözetildiğinde, davacının Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının yürürlük tarihi olan 27.03.2007 tarihinden önceki dönem yönünden itibari hizmetten yararlandırılması mümkün değildir. İtibari hizmet süresi olanağından 27.03.2007 tarihinden önceki dönemde yararlanmak için, Yasanın öngördüğü biçimde, işkolu ve işyeri koşullarının birlikte gerçekleşmesi zorunluluğu vardır.
Dava konusu olan. 28.03.2007 – 01.10.2008 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise, iş koluna ilişkin koşul dışındaki unsurlarda (işyeri koşullarında) bir değişiklik olmamıştır. İptal kararı ile 01.10.2008 tarihi arasındaki dönemde, anılan madde koşullarının davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesi amacıyla düzenlenerek karara dayanak yapılan bilirkişi raporundan işyerinde, davacının, doğrudan ek 5. maddede sayılan çelik, demir ve tunç döküm, zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle ve patlayıcı maddeler yapılmasında ve kaynak işlerinde çalışmasının bulunmadığı, tütün işleme işi yapan fabrikada çalıştığı anlaşılmaktadır. Öte yandan işyerinde tütün tozlarından dolayı toz maskesi kullanıldığı tanık ifadelerinde belirtilmektedir. Davacının yaptığı işin gaz maskesiyle çalışmayı gerektiren iş olup olmadığının tespiti için işyerinde çalıştığı bölümde teknik aletlerle gaz ölçümü yapılmamıştır.
Kabule göre de; davacının, SGK’dan alman hizmet cetvelinde davalı işverenin işyerindeki çalışma süresi ve bu süreye isabet eden itibari hizmet süresi belirlenmeden, infazı kabil olmayacak şekilde sadece davacının itibari hizmetten yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.
Yapılacak iş, 28.03.2007 – 01.10.2008 tarihleri arasındaki dönem yönünden, davacının, işyerinde çalıştığı birim (güvenlik, işletme, üretim, bakım veya farklı bir birim olup olmadığı) ve yaptığı iş tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli; çalışan sayısı, işlenilen tütün miktarı, işleme esnasında kullanılan kimyasal maddeler ve kimyasal maddelerin kullanılma dönemleri göz önünde bulundurularak, işyerinde keşif yapılıp, gaz ölçümü yaptırarak, tütün eksperi ve işgüvenliği konularında uzman bilirkişiden rapor alınmalı; alınan rapor mevcut delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre davacının 506 sayılı Yasa’nın Ek 5. maddesinin IV.bendin (1.2.3.4.) alt bentlerinde belirtilen işleri yaparken fiziksel dış etkenlerin ve olumsuz çalışma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenerek karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz, edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMAS1NA, temyiz harcının istek halinde davalılardan G.. A..’ye iadesine, 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.