YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18862
KARAR NO : 2014/4087
KARAR TARİHİ : 28.02.2014
T.C.
YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2013/18862 2014/4087
Y A R G I T A Y İ L Â M I
Mahkemesi :Samsun 3. İş Mahkemesi
Tarihi :25.07.2013
No :2012/445-2013/790
Davacı :İ.. Y.. adına Av. M.. D..
Davalılar :1-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. N.. Y..
2-Ç.. ve S..İ..Bakanlığına İ.. O..İşlt. Müd. adına Av. N.. K..
Dava, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacının davalı işveren nezdinde çalıştığı anlaşılmakta olup, çalışma süresi uyuşmazlık konusu değildir. Anılan dönemde bildirilen çalışmalarınında yapılan ödemelerde eksik ödemeler yapıldığı ve gerçek ücretinin eksik ödenmesi sebebiyle de prime esas kazancının Kuruma eksik bildirildiği belirterek, eksik yapılan ödemeler için alacağının ödenmesi ve ayrıca prime esas kazancın tespitine karar verilmesi istemiş olup, Mahkemece alacak davası ayrıldıktan sonra yargılamaya devam edilmiştir. Mahkemece, henüz mevcut olmayan ancak olması gerektiği iddia edilen ücretler üzerinden prime esas kazancın tespiti davasının açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı, uyuşmazlığa konu dönemler itibariyle 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 86’ncı maddesidir. Hizmet tespitine yönelik söz konusu davalarda, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliği dikkate alınarak, ücretinin ve davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’na, davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenmesi amacıyla, prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması koşuldur.
Davanın niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Çalışma olgusunun her türlü delille kanıtlanması olanağı bulunmakla birlikte; Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 Esas, 2005/413 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Ücret miktarı HMK’nun Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200.maddesi) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür. Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar içinse tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa da tanık dinletilmesi mümkündür.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında dava konusu somut olayda; Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Hizmet akdi gereğince davacıya yapılan ödemeler üzerine gerçek ücret belirlendiğinden ve gerçek ücretin eksik belirlenmesi durumunda da, prime esas kazancında eksik bildirilmiş olması sebebiyle, davacıya yapılan ödeme üzerine prime esas kazancı Kurum’a bildirildiğinden, davacının prime esas kazancının tespiti davasını açmasında hukuki yararı bulunmaktadır. Öncelikle davacıdan sorulmak suretiyle uyuşmazlık konusu dönem netleştirilmeli, daha önce ayrılan işçi alacağı davasının sonucu araştırılmalı ve toplanan deliller değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 28.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.