Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/18619 E. 2014/846 K. 21.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18619
KARAR NO : 2014/846
KARAR TARİHİ : 21.01.2014

Mahkemesi :Göynük Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :01.06.2012
No :2007/60-2012/18

Davacı Kurum, meslek hastalığı nedeniyle sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan masrafların 506 sayılı Yasanın 26. maddesine göre davalı işverenden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, 506 sayılı Yasanın 26. maddesine göre düzenlenen ve davalı işverene %50 kusur izafe edilen iki ayrı kusur raporundan hangisini esas aldığını belirtmeksizin %50 istem ve kusur oranına karşılık gelen ilk peşin değerli gelir ve masraf tutarının tahsiline karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı işveren avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; 1963 doğumlu sigortalının 24.05.2001-21.08.2007 arası dönemde davalı işyerinin “Boya ve Badana” işlerinde çalıştığı, 24.08.2006 tarihli Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi Sağlık Kurulu raporu ile “mesleki astım bronşit” tanısı konularak iş göremezlik derecesinin %35 olarak belirtildiği anlaşılmaktadır.
Meslek hastalığı, 506 sayılı Kanunun 11. maddesinde açıkça ifade edildiği gibi; işin niteliğine göre tekrarlanan sebepler veya işin yürütüm şartlarına göre ortaya çıkan hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleridir. Kusur incelemesi yapılırken, meslek hastalığının bu özelliği dikkate alınarak belirleme yapılmalıdır. Ayrıca 506 sayılı Yasanın 18/2. maddesinde yer alan; “meslek hastalığı; sigortalı olarak çalıştığı ve böyle bir hastalığa sebep olacak işten veya işyerinden ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ise sigortalının bu Kanunla sağlanan yardımlardan yararlanabilmesi için; eski işinden veya işyerinden fiilen ayrılması ile hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için; yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması gerekir.” hükmü gözden uzak tutulmamalıdır. Dosyada mevcut 16.04.2010 ve 16.01.2012 tarihli kusur raporları bu hususları nazara almadığı gibi, davalı işveren dışında, gerek dava dışı işverenlere gerekse kaçınılmazlığa ilişkin olarak izafe edilen kusur oranlarının birbiriyle çeliştiği görülmektedir.
Somut olayda, celp edilen SSK sicil dosyası ve Kurum cevabi yazına göre; sigortalının 05.10.1976-25.03.1977 arası dönemde aralıklı olarak Göynük Orman İşletme Müdürlüğü nezdinde, 01.03.1982-15.10.1983 arası dönemde İstanbul’da C.. A.. nezdinde, 01.08.1985-16.10.1985 arası dönemde İstanbul’da M..K..nezdinde, 28.04.1986-30.03.1988 arası dönemde Libya’da, 01.01.1989-25.02.1989 arası dönemde Bolu’da B.. A.Ş. nezdinde, 01.10.1994-30.12.1997 arası dönemde Bilecik’te T.. U.. İnşaat işyeri nezdinde, 24.05.2001-21.08.2007 arası dönemde davalı işyeri nezdinde çalıştığı, 12.06.1988-31.08.1988 ve 05.10.1998-25.02.2000 arası dönemlerde ise Bağ-Kur’lu olarak faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Davalı işveren cevap dilekçesinde, meslek hastalığının daha önce boyacı olarak başka işyerlerinde ve kendi nam ve hesabına çalışmalarından kaynaklandığını savunmuştur. Taraflar arasında akdedilen 07.03.2002 başlangıç tarihli hizmet sözleşmesinde, yapılacak işin boya ve badana işi olduğu belirtilmiş ve hizmet cetvelinde de çalışma başlangıç tarihi aynı tarih olan 07.03.2002 tarihi olarak gösterilmiştir. Sigorta müfettişi raporunda; sigortalının, işe başladığı tarihten itibaren fabrika binasının duvar, tavan ve döşemelerinin badana ve yağlı boya işlemlerini yaptığı, tedavi sonrası kendisinin ısrarı üzerine aynı işte çalıştığı, işe girişte 27.02.2002 tarihli sağlık raporunun alındığı, kimyasal koruyucu, maske ve eldiven verildiğine dair 07.04.2003 tarihli zimmet belgesinin mevcut olduğu, 506 sayılı Yasanın 26/1 ve 111. maddelerinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece, işyerindeki çalışmanın niteliği nazara alınarak ve raporlar arasındaki çelişki de giderilmek suretiyle, başka iş yeri çalışma süreleri ve bu çalışmalar nedeniyle Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne göre meslek hastalığı halinin gerçekleşip gerçekleşmediği yöntemince araştırılmalı, varlığının belirlenmesi halinde ise, iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında uzman bilirkişilerden oluşacak kuruldan her bir işyerinin kusur aidiyet ve oranlarının ayrı ayrı belirlenmesi yönünde yeniden kusur raporu alınmalı, tüm dosya içeriği ve meslek hastalığının oluş şekline göre kaçınılmazlık unsurunun bulunup bulunmadığı, dayanak olgu ve gerekçeleriyle tartışılarak, bulunuyor ise bunun oranı açıklanmalı, bu yönde teselsül hükümlerine dayanılamayacağı da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
O halde; davacı Kurum avukatı ile davalı işveren avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 21.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.