Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/18447 E. 2014/11110 K. 20.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18447
KARAR NO : 2014/11110
KARAR TARİHİ : 20.05.2014

Mahkemesi : Mersin 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 29.05.2013
No : 2012/167-2013/226

Dava, iş kazası sebebiyle manevi tazminat istemine, birleşen dava ise iş kazasında sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalı sebebiyle oluşan Kurum zararının tazmini istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, Tedaş aleyhine açılan davanın reddine, M.. M.. aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, birleşen davanın ise kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılardan C.. S.. ve davalılardan M.. M.. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle açılan manevi tazminat davasında, olayın oluş şekli, müterafik kusur oranları, husule gelen elem ve ızdırabın derecesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriği ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimi, hak ve nesafet kuralları esas alınır.
Rücu davasının yasal dayanağı ise 5510 sayılı Kanunun 21. ve 76. maddeleri olup, rücu hakkı başkasına ait borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeyi amaçlayan tazminat niteliğinde bir istem hakkıdır.
Bu durumda; her iki dava için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar birbirinden tamamen farklıdır. Her iki davanın tefrik edilmesi yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için gereklidir. Ayrı ayrı açılıp görülmeleri gerekli bu tür davaların birlikte yürütülüp sonlandırılmaları doğru olmamıştır.Kaldı ki, manevi tazminat davalarına ilişkin olarak Dairemiz kararları ile bu tür davalar yönünden asıl görevli Yargıtay ilgili dairelerinin kararları arasında farklı uygulamalar ortaya çıkabilmektedir. Öte yandan, temyiz aşamasında inceleme mercileri farklı olan bu davaların birbirinden bağımsız sonuçlandırılmalarında hukuki istikrar ve kararlara olan güven bakımından da yarar bulunmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; her iki davayı ayırmak ve eksik yargı harçlarını tamamlattıktan sonra yargılamayı birbirinden bağımsız olarak sonuçlandırmaktan ibarettir.
O hâlde, davacılardan C.. S.. ve davalılardan M.. M.. avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılardan C.. S.. ve davalılardan M.. M..’a iadesine, 20.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.