Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/18200 E. 2014/9545 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18200
KARAR NO : 2014/9545
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

Mahkemesi : Eskişehir 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 13.06.2013
No : 2013/258-2013/742

Dava, sonradan kesinleşen sigortalı çalışma süreleri de gözetilerek, 15.10.2005 tarihli dilekçesi ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının 15.10.2005 tarihli yaşlılık aylığı talebi bulunmamakta olup; 19.11.2007 tarihli tahsis talebinin, hizmet tespiti davasının derdest olduğu gerekçesi ile reddedildiği; 30.07.2012 tarihli talebi ile 01.08.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
Yurtdışında geçen 09.12.1985 – 30.09.2005 tarihleri arasındaki 7209 günlük süre 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi (Mülga 506 sayılı Yasa) kapsamında borçlandırılan davacının, 07.06.2012 tarihinde onanarak kesinleşen Bolvadin Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin 21.12.2011 tarih ve 324/562 sayılı kararı ile 01.07.1980 – 30.09.1980 tarihleri arasında 90 günlük çalışmasının tespitine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.09.2011 tarih ve 2011/10-475 -560 sayılı kararında da belirtildiği gibi, olumlu hizmet tespiti davaları ve kararlarının niteliği değerlendirildiğinde, hizmet tespiti davalarında aslında geçmişte var olan ancak kayıtlara girmemiş hizmetlerin tespiti istenmektedir. Yargılama sonunda verilen tespit kararı ile çalıştırılanların işe alınmalarıyla kendiliğinden doğan ve gerçekte var olan hizmet akdi ilişkisinin varlığının tespitine karar verilmekte, yeni bir hukuksal durum yaratılmamaktadır. Öte yandan, tespitine karar verilen süreler hizmetin geçtiği yıla maledilerek, Kurum kayıtlarına yine hizmetin ait olduğu yıl itibariyle geçecektir. Verilecek tespit hükmü ile varolmayan bir hizmet akdinin kurulması söz konusu olmayıp, varolan ancak kayıtlara geçmemiş bir çalışma ait olduğu yılda kayıtlara usulüne uygun olarak bildirilmiş gibi işlem görecek, kayıtlara geçmemiş süre ile çalışma tarihindeki durum saptanarak hukuksallaştırılacaktır. Zira hizmet akdine dayalı olarak 5510 sayılı (mülga 506 sayılı) Kanun kapsamındaki çalışmaların hukuksal sonuçları, çalışmanın geçtiği anda doğmuştur. Bu nedenle hizmet akdi ile çalışmanın sigortalılık hakları yönünden doğurduğu sonuçlar hizmet tespiti davasının kesinleştiği tarihte değil, hizmet akdi ile çalışma anı itibariyle doğmaktadır. Bu değerlendirmenin doğal sonucu olarak, hizmet akdi ile tespitine karar verilen süreler, tespit kararının kesinleşme tarihine bakılmaksızın, sigortalının aylık talebi açısından tespitine karar verilen çalışmanın gerçekleştiği tarih itibariyle sigorta hukuku açısından sonuçlarını doğurmaktadır. Aksinin kabulü, sigortalının görev veya yetkisinde olmayan prim belgelerinin Kuruma verilmemesi veya Kurumun denetim yükümünün ihmalinin sigortalı aleyhine sonuç doğurmasına neden olacaktır.
Bu kapsamda, sigortalıya yaşlılık sigortası kolundan aylık bağlanabilmesi için aranan sigortalılık süresi veya prim gün sayısına hizmet tespiti davası sonucunda tespitine karar verilen süre ile ulaşılması halinde, hizmetin ait olduğu yılda geçtiğinin kabulü ile sigortalının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığının buna göre belirlenmesi gerekecektir.
Davaya konu somut olayda, davacının, kesinleşen sigortalılık süreleri ilgili aylara maledilip, 19.11.2007 tarihli yaşlılık aylığı talebi gözetilerek, yaşlılık aylığı yönünden yasanın aradığı şartların talebin yapıldığı tarih itibariyle gerçekleşip-gerçekleşmediği üzerinde durulmalı; yaşlılık aylığının 01.12.2007 tarihinden bağlanmasını gerektirecek şartlarının varlığı durumunda, sonraki çalışmaların sosyal güvenlik destek primine tabi olacağı ve yaşlılık aylığı hesabında gözetilemeyeceği esas alınarak Kurum’dan, hizmet tespiti davasında kesinleşen süreler de katılarak sadece 2007 yılı 11. ay ve öncesindeki sigortalılık süreleri ile yaşlılık aylığına hak kazanıp-kazanamadığı ve kıyaslama yapılabilmesi için hem 2007 yılı 12. ay hem de aynı sürelerle 2012 yılı 8. aydaki aylık miktarı Kurum’dan sorulmalı; Yine, tüm prim günleri katılarak halen ödenen yaşlılık aylığının 01.08.2012 tarihindeki miktarını bildirmesi Kurum’dan istenilmeli; davacıdan 01.12.2007 tarihinden itibaren hesaplanacak yaşlılık aylığını mı yoksa şimdiki ödenen aylığı mı tercih ettiği sorularak, davacının tercihine geçerlilik tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.