Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/18161 E. 2014/1741 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18161
KARAR NO : 2014/1741
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

Mahkemesi : Ankara 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 26.06.2013
No : 2012/809-2013/725

Dava, Alman rant sigortasına giriş olan 18 yaşın ikmal edildiği 18.07.1985 tarihinin Türkiye’de 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında değerlendirilmesi ve yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkeme, sigorta başlangıcına ilişken davacı isteminin aynen kabulüne karar verirken, diğer istemlerin ise, reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-23.05.2012 günlü borçlanma başvurusu ve 08.06.2012 günlü ödemeyle, Almanya’da geçen 18.07.1985-07.04.2000 tarihleri arası 5.300 günlük yurtdışı süresini yurt içi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmadığı için 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde kapsamında borçlanan davacının, yapılan borçlanma işlemlerinin 4/1-a kapsamındaki sigortalılığa aktarılmasına dair 12.06.2012 günlü dilekçesinin reddi üzerine eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bir taraftan 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesinde öngörülen sigortalılık niteliğinde olmak üzere sigorta başlangıcına karar verilirken; diğer taraftan, 4/1-b kapsamında yapılan borçlanma işlemlerinin, 4/1-a kapsamında değerlendirilerek aynı yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmasına yönelik davacı istemlerin ise reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79.maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3.maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.
Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.”hükmünü içerirken;
Yine aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5.maddesine 4.fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” Hükmü getirilmiştir.
Anılan 5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3.maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani , Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.
Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği haiz bulunmaktadır.
Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinde, Türk sigortasına girişden önce, Alman rant sigortasına girilmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği yönünde açık hüküm bulunurken; söz konusu Uluslararası sözleşmede, yurtdışında geçirilen çalışma sürelerinin, akit ülke mevzuatına göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi aşamasında, hangi sigortalılık niteliğine göre borçlanılabileceği konusunda açık ve özel bir düzenleme de yer almamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde yapılması gereken iş; konuya ilişkin tereddütün giderilmesi açısından, davacının yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescilinin varlığı davalı kurumdan sorularak araştırılmalı, bulunmaması halinde,
Alman rant sigortasına giriş olan 18.07.1985 tarihli girişin, 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesinde öngörülen sigortalılık niteliğinde olmak üzere Türkiye’de sigorta girişi olarak kabulü gerekeceğinden, başlangıcın 4/1-a kapsamında sayılmasına yönelik davacı isteminin de reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi isabetli bulunmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.