Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/18018 E. 2014/5533 K. 11.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18018
KARAR NO : 2014/5533
KARAR TARİHİ : 11.03.2014

Mahkemesi : İstanbul 12. İş Mahkemesi
Tarihi : 18.07.2013
No : 2012/635-2013/378

Davacı, 21.01.1994 – 04.10.2000 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ Kur sigortalılığının tespitini ve bu döneme yönelik primlerin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davacının 31.01.1994- 04.10.2000 tarihleri arasında Bağ Kur sigortalısı olduğunun tespitine, prim borcunun tahsilinc yönelik ayrıca hüküm kurmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 larihinde yürürlüğe giren 5510 sayili Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmü karşısında, davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanun olduğu anlaşılmaktadır.
14.03.1985 kabul tarihli, 3165 sayili Kanunun 6. maddesi ile degiştirilen 1479 sayili Kanunun 24. maddesi, “…I – Sigortalı sayılanrlar: Kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan;….d) Limited şirketlerin ortakları, ….Bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar” şeklinde düzenlenmiştir.
14.03.1985 kabul tarihli, 3165 sayılı Kanunun 7. maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 25. maddesi: ” …24 üncü maddeye göre sigortalı sayılanlardan;….d) Şirketlerle ilgisi kalmayanların, çalışmalarına son verdikleri veya ilgilerinin kesildiği, e) İflasına karar verilmiş olan tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirket ortaklarının, özel işletmenin veya şirketin mahkemece tasfiyesine karar verildiği, tarihten itibaren sigortalılıkları sona erer.” şeklinde düzenlenmiş, yine anılan yasa maddesinin son fıkrasında yer alan “Bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan; bu sigortalılıklarının devamı süresince, aynı zamanda hizmet akdiile çalışanların Bağ-Kur sigortalılıkları devam eder. Bunlar kanınla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına girmezler” hükmü 20.06.1987 kabul tarihli, 3396 sayılı Kanunun 2. maddesi ile yürürlüktn kaldırılmıştır.
Sosyal güvenlik hakkı Aanayasamızda düzenlenmiş olup, bu hak ve yükümlülüklerden kaçınılamaz ve vazgeçilemez olması bu nedenle de iş bu tür davaların kamusal niteliği gözetilerek gerçeğin ortaya çıkartılması bakımından kanıtlar resen ve özenle toplanması gerekir.
Davacının, 01.03.2001 varide tarihli Bağ Kur’a giriş bildirgesine istinaden H. İnşaat Yapı Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ortağı olarak 04.10.2000 tarihi itibariyle 1. basamaktan kayıt ve tescili yapıldığı, yine giriş bildirgesi ekindeki 01.03.2001 varide tarihli İB formunda, H. İnşaat Yapı Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 28.01.1994 tarihinde tescilinin yapıldığı, 31.01.1994 tarihinde odaya kayıt olduğu, şirketin oda ve sicil kaydı faal olduğu ve davacının şirket ortaklığının devam ettiği belirtildiği görülmektedir.
Eldeki davada, davacı 21.01.1994 – 04.10.2000 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ Kur sigortalılığının tespitini istemiştir.
Davacının, Bağ Kur şahsi dosyasından, SSK İstanbul İhtiyarlık Sigorta Müdürlüğü tarafından 06.08.2001 tarihli Kadıköy Bağ Kur Müdürlüğüne hitaben yazısında davacının 07.06.2000 tarihi ile 2000/2 dönemi arasında 83 günlük 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmasının bildirildiği, ancak, davacının dosya içerisinde bulunan 13.06.2008 tarihli hizmet döküm cetvelinde anılan 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmalarının yer almadığı, yine Kurum varidesi bulunmayan Bağ Kur Sigortalılık belgesinde, İstanbul Ticaret Odasının 11.06.2008 tarihli yazısında, davacının 02.05.1997 tarihinde ortaklıktan ayrıldığı, 02.09.1997 tarihinde tekrar ortaklığa dahil olduğununu belirtildiği görülmektedir.
Mahkemece, davacının dava konusu dönemde 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmaları olup olmadığı araştırılmadan, davacının H. İnşaat Yapı Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ortağı olduğu dönemler, ortaklıktan ayrılıp tekrar ortaklığa giriş olup olmadığı tespit edilmeden, davacı ve davacının ortaklığına konu yukarıda anılan şirketin dava konusu dönemdeki ayrı ayrı vergi kayıtlarının celpedilip, H. İnşaat Yapı Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin dava konusu dönemde faal olup olmadığı belirlenmeden, kurulan hüküm, eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, dava konusu dönemde, davacının, 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmaları olup olmadığı, H. İnşaat Yapı Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi nde ortaklıkta geçirdiği dönemler ile ortaklıktan ayrılış ve tekrar giriş tarihleri bulunup bulunmadığı, davacının vergi kaydı ile H. İnşaat Yapı Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin vergi kaydı olup olmadığı yöntemince araştırılarak, tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanmalı, davacının, 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25. maddeleri çercevesinde geçerli bir sigortalılığı bulunup bulunmadığı değerlendirilmeli, varılacak sonuca göre, bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, iksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabil edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.