Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/17670 E. 2014/295 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17670
KARAR NO : 2014/295
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

Mahkemesi : İstanbul 13. İş Mahkemesi
Tarihi : 29.05.2013
No : 2011/911-2013/314

Dava, sigortalılık başlangıcının 17.04.1986 tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya ait 17.04.1986 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 108. maddesi sigortalılık süresini düzenlemekte olup, sigortalılık niteliği taşımayan bir kimsenin sigortalılık süresinden de söz edilemez. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanunun 2. maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlaması ile edinilir. Bu maddelerde açıkça belirtildiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili çalışma saptanmadıkça, sadece hizmet akdine dayanılması halinde sigortalılık söz konusu olamaz. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Eldeki somut olayda; 17.04.1986 başlangıç tarihli işe giriş bildirgesinin, davacının babası olduğu anlaşılan Kadir Ali İnce unvanlı, 240034 459022 32 08 sicil numaralı işyerinden 01.05.1986 tarih ve 350288 sayı ile Kuruma intikal ettiği, bildirgedeki imzanın davacıya ait olmadığı, fotoğrafın ise davacıya ait olduğu, 17.04.1986 ile 30.08.1986 tarihleri arasında kapsamda olan işyerinin inşaat işyeri olarak tescil edildiği, davacı tanıklarının ise; davacının süt ve yoğurt imalatı işinde şoförlük yaptığı ve imalatta çalıştığına tanıklık ettikleri anlaşılmakla, mahkemece, açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan, giriş bildirgesi ve davacı tanıklarının beyanları nazara alınarak sonuca gidildiği ortadadır.
Bu halde mahkemece, öncelikle, davacı celbedilerek, iddia konusu çalışmanın geçtiği işyeri ve işin niteliği netleştirilmeli, işe giriş bildirgesinin verildiği inşaat işyerinin bulunduğu belediye başkanlığından, anılan inşaatın hangi tarihler arasında yapıldığı ve inşaatın bitiş tarihi sorularak belirlenmeli, sonrasında 17.04.1986 tarihli bildirgenin verildiği işyerinden Kuruma verilen dönem bordrosu olup olmadığı araştırılarak, var ise dönem bordroları ilgili müdürlükten istenerek, bu bordrolarda kayıtlı tanıklar dinlenmeli, işverenin bordrolarında Kurum kayıtlarına geçen tanık bulunamaz ise, davacının çalışmasının geçtiği iddia edilen işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinin sahipleri ve bildirge tarihinde anılan iş yeri çalışanları zabıta marifetiyle tespit edilerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, bu yönde yapılacak araştırmadan da bir sonuca varılamadığı takdirde ise, davacı tarafından gösterilen tanıklar dinlenmeli, ifadeleri hükme dayanak kılınan tanıkların dava konusu yapılan tarihte iş yeri sigortalısı veya komşu iş yeri işvereni veya çalışanı olup olmadığı araştırılmalı, bu araştırmada gerekirse zabıta aracı kılınmalı, davalı Kurumdan, anılan kişilerin belirtilen tarihte sigorta bildirimlerinin hangi iş yerinden yapılmış olduğu sorulmalı, iş yerinde tutulması gerekli dosyalar ile ücret bordroları getirtilmeli, Kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, işe giriş bildirgesindeki sigorta sicil numarasının hangi yıla ait serilerden olduğu Kurumdan sorularak belirlenmeli, bilgi ve görgüsüne başvurulan tanık anlatımları karşılaştırılmalı, varsa, çelişkiler giderilmeli, işyeri sahibinin, oğlu olan davacıyı, sosyal güvenceden yoksun bırakmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususu gözetilmeli, bu şekilde, iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.