Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/17621 E. 2014/2329 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17621
KARAR NO : 2014/2329
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

Mahkemesi : İskenderun 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 05.06.2013
No : 2005/61-2013/834

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava, 1991/Eylül ile 1997/Eylül tarihleri arasında davalılardan işverene ait işyerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece, kabul kararı verilmiştir.

Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup, anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Diğer taraftan, kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Anılan belgelerde yer alan imzaların, sigortalıya aidiyeti belirlenmiş ve hata, hile veya ikrah sonucu imzalandığı kanıtlanmamış ise birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturmaktadır ve bunun aksi, eş değer delillerle kanıtlanmalı, bu kapsamda tanık anlatımlarına değer verilmemelidir.

Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; hüküm altına alınan dönemle ilgili bildirge ve bordrolar yönünden; imzaların davacıya aidiyeti saptandığında ve bu konuda hata, hile, ikrah durumu da iddia ve ispat edilemediğinde çalışma iddiasıyla ilgili olarak, anılan yazılı belgelerin aksini eş değer kanıtla ispatlaması için davacıya kabul edilebilir süre tanınarak sunacağı delilleri toplanmalı, imzaların davacıya ait olmadığı belirlendiğinde veya hata, hile, ikrah durumunun varlığında ya da imzasız bordroların ait olduğu dönemde ise yöntemince belirlenecek işverenin bordrolarında kayıtlı tanıklar ile komşu işyeri sahip ve kayıtlı çalışanlarının tanıklıklarına başvurulmalı, var ise takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, 02.01.1996 tarihli isteğe bağlı sigortalılık başvuru dilekçesinde belirtilen işten ayrılma tarihi ile bu belgede yer alan taahhütler ve isteğe bağlı sigortalılık başvurusundan vazgeçilen tarih saptanarak, davacı tarafından alınan tebligat parçalarında yer alan tarihler dikkate alınmalı, böylelikle toplanan kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, yetersiz tanık anlatımlarına dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.