Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/17536 E. 2014/10406 K. 09.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17536
KARAR NO : 2014/10406
KARAR TARİHİ : 09.05.2014

Mahkemesi :Amasya İş Mahkemesi
Tarihi :13.06.2013
No :2010/290-2013/298

Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1)Taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Dava, rücuen tazminat istemine ilişkin olup, temyiz aşamasında davalı vekili kısmi ödeme yaptığına ilişkin dekont ibraz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2013 tarih ve 2012/9-842 Esas, 2013/291 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delilin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır.
Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (Mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188.) 114. maddesinde , “Hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir.
(Prof. Dr. Baki Kuru; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001 Bası, Cilt 2, s.1343, Prof. Dr. Saim Üstündağ; Medeni Yargılama Hukuku Cilt 1-II-İst.1997 s.28 ve 871) Bu noktada, dava hakkının bir anlamda dava şartı olduğu da dikkate alınmalıdır.
Dava hakkının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan hakime verilmiş ödevlerden olması karşısında, Yargıtay ilgili dairesince, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının var olup olmadığını kendiliğinden gözetmesinde bir usuli engel bulunmamaktadır.
Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla yargılama aşamasında, borcu itfa eden belge değerlendirilmeye alınmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkar eden davalının savunması borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine, delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin (HMK 140, mülga HUMK.Md. 202) kabulü zorunludur.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, borçlunun, yargılamanın henüz tamamlanmadığı temyiz aşamasında, dava konusu borcun tamamen ya da kısmen itfa edilmiş bulunduğunu iddia ettiği durumlarda-yargılama aşamasında sunulmadığı için Yerel Mahkemece değerlendirilememiş olan ödeme iddiası üzerinde gerekli inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmektedir
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 8.286,44 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken eksik vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 09.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.