Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/17347 E. 2014/10395 K. 09.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17347
KARAR NO : 2014/10395
KARAR TARİHİ : 09.05.2014

Mahkemesi : Bursa 5. İş Mahkemesi
Tarihi : 05.06.2013
No : 2012/23-2013/368

Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesi gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında, geçmişe etkili şekilde yürürlüğüne olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı yasanın 26/ 2. maddesidir.
Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanununu 26/2 maddesi ile Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir. 2918 sayılı Kanunun 109/1 maddesine göre motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerde ise iki ve her halde kaza gününden başlayarak on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinde tereddüt yoktur.
Dava konusu somut olayda; kazaya sebep olan 3. kişi konumunda olan davalı yönünden; trafik kazası 08.06.1996 tarihinde meydana gelmiş olup, ilk peşin sermaye değerli gelirin onay tarihi 26.04.2007 , dava tarihi ise 11.01.2012′ dir.
Kurumun açtığı rücu davasında davalı ölen sigortalının işvereni değildir. Dolayısıyla, kusurlu bulunan davalı 506 sayılı Yasanın 26/2. maddesi kapsamında 3’üncü kişi durumundadır.506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesinin 2. fıkrası çevresinde açılan dava, olayın trafik kazası niteliğinde olması da gözetildiğinde Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre, 2 ve 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Yani zarara ve faile ıttıla tarihinden itibaren 2 yıl, her halükarda ise, kaza tarihinden itibaren 10 yıl içinde davanın açılması gerekmekte olup, kaza tarihinin 08.06.1996 tarihi olduğu ve davalı vekili tarafından yöntemince zamanaşımı def’inde bulunulduğu gözetilerek, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 09.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.